Yıllardır ne zaman komünizmden bahsedilse, komünizm tehlikesine dikkat çekilse bazı kişiler kendilerince burun kıvırarak, “Komünizm mi kaldı?”, “Komünizm artık bitti”, “Komünizm biteli 20 yıl, 30 yıl oldu” gibi çıkışlar yaparlar. Bunların bir kısmı olayları yüzeysel değerlendiren ve bilgisi eksik kişilerdir. Bir kısmı ise illegal komünist örgüt yandaşları ve onun gizli destekçileridir ki Türkiye için bir komünizm tehlikesi bulunmadığı yönünde sinsi bir propaganda yaparak, kendilerince büyük bir tehlikeyi tüm ülkenin gözünden kaçırmaya çalışırlar. Oysa zannedildiği gibi Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra komünizm bitmemiş, komünistler de yok olmamıştır. Sadece kabuk değiştirmişlerdir. Bu komünistlerin birçoğu, şu anda illegal komünist örgütlere açık veya gizli destek veren bazı Avrupa ülkelerinde sosyalist iktidarlar olarak etkilerini sürdürmekte, zihniyetlerini ihraç etmeye çalışmakta, bu fikriyattaki legal ve illegal sol örgütleri de desteklemektedirler.
Ülkemizde Yaşananlar Komünizmin Bitmediğinin Kanıtıdır
Komünizmin bittiği ve ülkemiz için bir tehlike olmadığı yönündeki söylemler, yaşanan Gezi Parkı olaylarında, sol illegal örgütlerin eylemlerinde ve Marksist Leninist terör örgütü PKK’nın eylemleriyle gün yüzüne çıkmıştır. Bu tarihlerde yaşanan olayları kısaca hatırlamak komünizm tehlikesinin geçmediği tam aksine bulduğu en ufak ortamda hemen gün yüzüne çıkacağını ortaya koymaktadır. Bilindiği gibi çevreci demokratik söylemlerin dışında, çok daha fazlasıyla illegal komünist grupların eylem ve provokasyonları gündemi meşgul etti. Çünkü komünist gruplar attıkları sloganlarda, astıkları pankart ve flamalarda hep komünist sembol ve söylemleri kullandılar. Üzerinde komünizmin sembolü olan orak-çekiç bulunan kumaş parçaları Atatürk Kültür Merkezi’nin tüm dış cephesini kapladı, tüm illegal komünist örgütlerin başvurduğu sokak terörü, yüzlerce polisin yaralanması, otobüslerin, polis otolarının, otobüs duraklarının, ATM’lerin, iş yerlerinin yakıp yıkılması, polisle çatışmaya girilmesi gibi tipik komünist eylemler, komünizm tehlikesi yok diyenleri susturmaya yetecek şiddetli bir cevap oldu. Hatta Komünist Mücadele Birliği Platformu’nun Taksim’e astığı “Taksim Ayaklanması” pankartındaki talepler Lenin’in “Devlet ve İhtilal” isimli kitabından alıntıydı. Bu taleplerin neler olduğunu tekrar hatırlayalım;
- Burjuva hükümetin derhal istifası, bütün iktidarın halka devredilmesi,
- Polis teşkilatının ve ordunun dağıtılması, bunun yerine milis güçlerinin geçirilmesi,
- Bankalara, tekellere, büyük dış ticarete emekçi sınıflar yararına el konulması,
- Halk temsilcileri konseyinin toplanması,
- Tutsakların derhal özgürleştirilmesi,
- Ezilen ulus ve ulusal toplulukların kendi kaderlerinin (sözde) tayin hakkının tanınması,
Bugün komünizmin ülkemizde ve dünyanın pek çok ülkesinde varlığını açık veya gizli sürdürdüğü artık inkar edilemez bir gerçektir. Birkaç ay önce yaşanan olaylar, bunu bir kez daha açıkça gözler önüne sermiştir. Bu olaylarda “Komünist ayaklanma” provası yapılmış ve başarısız olunmuştur. Fakat bunların bir ikincisinin olup olmayacağını kimse öngöremez. Çünkü bir komünist için komünizmden vazgeçmek veya komünizmin başarısız olabileceğini düşünmek, buna ihtimal vermek, bu ideolojiden kuşku duymak Lenin’in deyimiyle“ALÇAKLIKTIR, ALÇAKLIĞIN EN CANİCESİDİR.” (Viladimir İlyiç Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, Çev. Yurdakul Fincancı, Sol Yayınları, Mart 1979, Dördüncü Baskı, s. 267)
Dolayısıyla amaçları Lenin’in izinden giderek komünist bir devrim yapabilmek olan bu gruplar kan dökmeye, ölmeye ve öldürmeye göre eğitilmiş kişilerdir. Bunlar organize eylemlerin nasıl yapılması gerektiğini bir tür akademik eğitimle öğrenirler. Örneğin;
- Şehir içinde polisi etkisiz hale getirmenin yöntemleri nelerdir?
- Karşıtları yaralamak veya öldürmek için neler yapılabilir?
- Haberleşme nasıl sağlanır?
- Kullanılacak yalanlar nelerdir?
- Provokasyon nasıl yapılır?
- Halkı derinden etkileyecek, kışkırtıcı olabilecek konular nelerdir ve bu yönde yapılan haberler nasıl yayılır?
- Hangi durumda neyi siper edinmek gerekir ve nerelere gizlenilir?
İşte tüm bu soruların cevapları için komünistler aylarca, yıllarca eğitim alırlar.
Zamanın ve mekanın değişmesi komünist prensipleri hiçbir şekilde etkilemez. Çünkü komünist düşünce yapısının temeli, yıllar geçtikçe ya da ülkeler değiştikçe herhangi bir değişikliğe uğramayan Darwinizm’dir. Bu nedenle aciliyetli olarak yapılması gereken, komünizme zemin hazırlayan Darwinist, materyalist zihniyetin ilmi çalışmalarla ortadan kaldırılmasıdır. Unutulmamalıdır ki; komünist terör, ancak ve ancak temeli yani fikir sistemi çökertildiği zaman mağlup olur.
Milletimiz Komünist Örgütlenmeye Karşı Hazırlıklı Olmalıdır
Komünizmin örgütlü ve planlı bir hazırlık içinde olduğu ve en küçük olayda bu planın uygulamaya dönüştüğü çok açık bir gerçektir. Bu planlı harekete karşı milletimizin de eğitimli ve hazırlıklı olması hayati bir önem taşımaktadır. Çünkü halkımızın büyük bir bölümü komünizmin tehlikeleri hakkında bilgi sahibi değildir. Olası bir komünist ayaklanma durumunda ne yapması, nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmemektedir. Devletimize destek olmak istese de bunu nasıl yapacağını konusunda en ufak bir fikre sahip değildir. Nitekim bir komünist kalkışma olduğunda milletimiz ne yapacağını bilemediğinden olup bitenleri sessizce izlemeyi tercih etmektedir. Oysa fikirle, yazıyla katkıda bulunmak, sosyal paylaşım siteleri gibi imkanları kullanarak barışçıl ve yapıcı bir faaliyet içinde olunması mümkündür. Bunun için de devletimizin milletimizi olası bir komünist ayaklanma durumuna karşı bilgilendirmesi, eğitmesi ve hazırlaması çok büyük bir önem taşır. Devletin halkı organize etmesi, örgütlemesi gerekir. Çünkü insanların çoğu herhangi bir kargaşa durumda kendi başının derdine düşme eğiliminde olurlar. Ne yapacaklarını bilemez bir halde olurlar. Devletimizin hangi durumda nasıl hareket edeceklerine dair milletimizi aydınlatması hayati bir gerekliliktir. Lenin bu gerçeği bizzat ifade etmiş, komünistlere “Örgütlü bir halk yenilmez” demiştir. İllegal komünist örgütler sayı olarak az olmalarına rağmen hazırlıklı ve organize olmaları sebebiyle tarihte nice büyük kitleleri ele geçirip felakete sürüklediler. Çünkü organize olmayan, ne yapacağını bilemez durumda olan bir kalabalık, bir avuç komünist topluluğa bile yenilgiye açıktır. Ama halka devlet tarafından muazzam bir bilgi donanımı sağlanır ve koordineli hareket öğretilirse tehlike daha başladığı anda biter, kolayca bertaraf edilir.
Bizim milletimiz son derece uyanık, aklı başında bir millettir. Devletimiz son derece güçlüdür. Fakat komünizm tehlikesini yok saymak, anti komünist fikri çalışma yapmamak, olası bir durumda büyük risk oluşturabilir. Karşılaştığımız her ani olayda devlet ve milletçe bir bütün haline gelmemiz ve manevra gücümüzün yüksek olması gerekir. Eğer halkın direnmesi olmazsa, halk pasifize olmuş şekilde korku, endişe ve panikle olayları sadece seyretmeyi yeğlerse, işte bu durumdan komünistler istifade edebilirler.
Peki Devlet Olası Bir Komünist Kalkışmaya Karşı Milletimizi Nasıl Hazırlamalıdır?
- Devletimiz öncelikle Darwinist- materyalist eğitime son vermelidir.
- Devlet tarafından Darwinizme-komünizme karşı anti Darwinist – anti komünist bilimsel faaliyet yapılmalıdır.
- TRT’den, radyolardan, televizyonlardan, internet üzerinden veya toplantılarla, kitap ve dergilerle kısacası bütün imkanlar kullanılarak komünist tehlikeye karşı halkımız çok iyi bilinçlendirilmeli, komünist yöntemler halka her yönüyle deşifre edilmelidir.
- Olası bir komünist kalkışma durumunda halka nasıl hareket edeceği, neler yapması gerektiği, demokrasiden yana ilmi ve barışçıl yöntemlerle nasıl tavır koyabileceği, devlete nasıl destek olabileceği öğretilmelidir.
- Olası bir durumda bilgi kirliliğinin önüne hemen geçilebilmeli; bunun için hükümet özel bilgilendirme birimleri oluşturmalı; şu sitelerden, şu kanallardan doğru bilgileri alabilirsiniz şeklinde bir yönlendirme yapmalı, adresler vermelidir. Yanlış bilgilere karşılık, bu kanallardan doğru bilgiyi delilleriyle anı anına aktarabilmeli ve bunun hızla yayılmasını sağlayacak bir ağ kurulmalıdır.
- Ülkemizin birliği ve bütünlüğü için risk oluşturabilecek komünist tehlike son buluncaya kadar kesinlikle teyakkuz elden bırakılmamalı ve anti komünist fikri mücadeleye çapı genişletilerek devam edilmelidir.
Komünizmin hiçbir şekilde çok değer verdiği vatanına girmesini istemeyen Atatürk, milletini bu büyük tehlikeye karşı uyarmıştır. Atatürk’ün, “Komünizm, Türk Dünyası’nın en büyük tehlikesidir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.” (Faruk Şükrü Yersel, Eskişehir Gazetesi, 1926) sözlerinde Türk Milleti’ne yaptığı uyarı açıktır. Bu nedenle bizler Türk Milleti olarak, komünizmi en büyük düşman bilmeyi ve gördüğümüz her yerde ezmeyi, Türklüğe karşı bir sorumluluk olarak kabul ederiz.
Kaynak Site: {PKKninGercekYuzu.com}.
from WordPress http://ift.tt/1WyC5Ux
PKKninGercekYuzu.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder