31 Aralık 2016 Cumartesi

Bakanlık Açıkladı: Elektrik Kesintisinin Sebebi Siber Saldırı!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından üst düzey bir yetkili, Bakanlığın, 15 Temmuz’dan sonra başlayan ve yakın zamanda artan siber saldırılarla karşı karşıya kaldığını açıkladı.

Son günlerdeki elektrik kesintilerine ilişkin açıklama yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan bir yetkili, Bakanlığa yönelik yoğun siber saldırılar olduğunu açıkladı.

 

IMG_2836

 

Ulusal Elektrik Şebekesine Sabotaj Hazırlığı

Yetkili yaptığı açıklamada “Saldırılar genel olarak, internet sitelerini ele geçirerek, sızmalar sağlama yönünde. Özellikle elektrik üretim ve iletim hatlarımızı kontrol eden sistemlere yönelik çok sayıda sızma girişimi tespit edildi ve engellendi. Sızma girişimleri, Türkiye’nin ulusal elektrik şebekesinde büyük bir sabotaj hazırlığının da göstergesi” dedi.

 

Yılbaşı İçin Önlemler Artırıldı

Bakanlık yetkilisi, istihbarat birimlerinden yılbaşı gecesi için de benzer bir saldırının yapılabileceği istihbaratı alındığını ifade ederken, tüm birimlerle koordineli bir şekilde tüm tedbirlerin alındığını söyledi.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/bakanlik-acikladi-elektrik-kesintisinin-sebebi-siber-saldiri/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Yazıcıoğlu İçin Ahlaksız Teklif: “Cinayeti Erdoğan’ın Üzerine Yıkmamı İstediler.”

BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşının ölümündeki sis perdesi yavaş yavaş kalkıyor. Gazeteci-Yazar Köksal Akpınar FETÖ’nün cinayeti Erdoğan’ın üzerine yıkmak için kendisine manipülasyon teklifinde bulunduğunu söyledi.

TC-HEK tescil işaretli helikopterin 25 Mart 2009 tarihinde esrarengiz şekilde düşmesi sonucu Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının ölümüyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Olayı başından beri araştıran gazeteci-yazar Köksal Akpınar, Cihan Haber Ajansı’nda çalıştığı dönemde ajansın Genel Müdürü Abdülhamit Bilici tarafından Yazıcıoğlu suikastını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerine yıkılması yönünde haber yapılması için kendisine talepte bulunulduğunu söyledi. Konuyla ilgili yaşadıklarını “Kanlı Çukur” adlı kitabında yazan Akpınar, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Erdoğan’ı öldürmeye giden ekibin içinde yer alan şahısların Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinden cihazları çalanlarla aynı kişiler olduğunun altını çizdi. Gazeteci-yazar Köksal Akpınar, Yazıcıoğlu suikastında FETÖ parmağının olduğuna ilişkin tüm bilgi ve belgeleri bugün Ark Kitapları’ndan piyasaya çıkan “Kanlı Çukur-Muhsin Yazıcıoğlu Suikastının Perde Arkası” kitabında açıklıyor. Akpınar kitabında, Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın bir gazete yazısı üzerinden FETÖ’nün kendisini nasıl hedef haline getirdiğini de deşifre etti.

FETÖ Suikasti Erdoğan’ın Üzerine Yıkmaya Çalıştı

Prof. Dr. Hayrettin Karaman’ın 19 Aralık 2013 tarihinde Yeni Şafak’ta kaleme aldığı “Türkiye’nin dostları ve düşmanları” başlıklı yazısına FETÖ medyası bam başka bir anlam yükleyerek, o yazıyı “Yazıcıoğlu suikastına verilen fetva” şeklinde lanse etmişti. Karaman yazısını; “Kamuya (ve bu arada ümmete) ait zararı önlemek için bir şahıs, bölge veya gruba ait zarar göze alınır, sineye çekilir. Siyasette olan selim akıl ve kalb sahiplerine de bu kuralı hatırlatıyor ve örnek olarak merhum şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu dua ile anıyorum.” diyerek bitirmişti. Bu yazıyı diline dolayan FETÖ medyası, 9 Mart 2014 tarihli Zaman Gazetesi’nde Veysel Ayhan imzasıyla “Çöküşü hazırlayan 3 fetva, 3 vahim sonuç” başlıklı yazı kaleme almıştı. Yazıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hayrettin Karaman’dan fetva aldığı, böylece kendisine siyaseten alternatif olacak Yazıcıoğlu’nu öldürttüğü ileri sürülüyordu. O dönem Cihan Haber Ajansı’nda çalışan gazeteci-yazar Köksal Akpınar, Veysel Ayhan’ın yazısı sonrası yaşadıklarını kitabında Sabah Gazetesi’ne şöyle anlattı:

Suikasti Erdoğan’ın Üzerine Yık Talimatı

“Veysel Ayhan’ın yazısını okuduğumda bu yazının yanıltıcı olduğunu, elde bulgu ve belge olmadan Hayrettin Karaman’ın hedef tahtasına oturtulduğunu ve söz konusu yazıya bu kadar anlam bindirilmesinin yanlış olduğunu o dönem çalıştığım Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici’ye odasında anlattım… Bilici de bana; “Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u cezaevinden bile çıkarttılar. Erdoğan fetva ile Yazıcıoğlu’nu neden öldürtmemiş olsun? Olabilir, şaşırmam!..” şeklinde cevap vermişti. Bunun üzerine kendisine, “Asla böyle bir şeyin olamayacağını bir Başbakan’ın seçilmiş bir siyasi partinin genel başkanı olan bir milletvekilini asla öldürülmesi için talimat veremeyeceğini” söyledim. Bilici bu sözlerin ardından, bu konuya ilişkin ailelerden ve BBP yönetici veya avukatlarından görüş alarak haber yapmamı istedi. Ben de haber yapmadım ve bu konuşmanın üzerinden bir hafta geçmeden Cihan Haber Ajansı’nda daha fazla gazetecilik yapamayacağımı söyleyerek ayrıldım.”

‘Yazıcıoğlu Cinayetinde FETÖ’nün Parmağı Var’

Köksal Akpınar, 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde FETÖ’nün Muhsin Yazıcıoğlu suikastı ile ilgili Fuat Avni’nin yazdığı saçmalıklara tüm Türkiye’yi inandırmaya çalıştığını söyledi. Akpınar, “17–25 Aralık darbe girişimi yeni olmuştu. Fuat Avni hesabının oluşturulması da o dönemdir. Önce Fuat Avni ‘Kozmik Oda da Yazıcıoğlu suikastı ile ilgili önemli belgeler bulundu. Erdoğan belgeleri, ucu kendisine dokunduğu için sümenaltı etti’ şeklinde paylaşımlarda bulundu. Bu iddia ortaya atılınca Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşmesine suikast diyemeyenler bile suikast demeye başladı. Erdoğan Yazıcıoğlu’nu öldürttü demek için kendilerini paraladılar. Bana da bu şekilde haber yapmam için telkinde bulundular. Veysel Ayhan’ın yazısı saçmalıklarla dolu bir yazıydı. Önce FETÖ’nün kara propaganda ve kaos oluşturma hesabı olan Fuat Avni twitter’dan sallıyordu, ardından Veysel Ayhan tam sayfa yazı döşeniyordu. Fuat Avni hesabından yazılanlar ile Veysel Ayhan’ın dili çok örtüşüyordu. Ayrıca cinayetin arkasında kendi parmak izleri olmamış olsa, neden bu kadar mücadele etmiş olsunlar? 15 Temmuz’dan sonra geriye dönüp baktığımda anlıyorum ki amaç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Yazıcıoğlu cinayetinin faili olarak yargılamaktı.” ifadelerini kullandı.

Kanlı Çukur’daki Sis Perdesi Kalkıyor

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan yeni bilgi ve belgelerin detaylı biçimde irdelendiği Kanlı Çukur kitabında, şu sorulara belgelerle cevaplar var: FETÖ’nün askerleri helikopterden cihazları neden çalmıştı? Enkaz bölgesinde kim nasıl infaz edilmişti? Helikopteri FETÖ’nün pilotları mı düşürdü? Bu ve benzeri birçok soruya kitapta cevap aranıyor. Ark Kitapları’ndan çıkan “Kanlı Çukur”da, soruşturmayı yürüten ve bazı çok önemli konuların “acemilik” ya da FETÖ örgütü lehine bilerek hatalı süreç izlenerek örtülmesine sebep olan ve bazıları şu an tutuklu olan özel yetkili savcılarla ilgili de çarpıcı bilgilere yer veriliyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/yazicioglu-icin-ahlaksiz-teklif-cinayeti-erdoganin-uzerine-yikmami-istediler/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

30 Aralık 2016 Cuma

Erdogan critica a la OTAN por no dar a Turquía ningún apoyo contra el terrorismo

Los países de la OTAN no dan “el más mínimo respaldo” a Turquía en su lucha contra organizaciones terroristas, ha denunciado hoy el presidente turco, Recep Tayyip Erdogan.

“Si estamos juntos en la alianza de la OTAN, entonces ustedes deben alinearse con nosotros. Pero no vemos el más mínimo respaldo ni de la OTAN ni de los países aliados”, dijo el jefe de Estado durante un discurso en Ankara, transmitido en directo por la cadena NTV, en el que analizó la lucha contra el grupo terrorista Estado Islámico.

“Y encima, mentira tras mentira. Dicen: “Turquía apoya al Dáesh (Estado Islámico). ¡Por caridad! ¡Si nosotros somos los que más perjudicamos al Dáesh”, dijo Erdogan.

También se quejó del apoyo que Washington otorga a las milicias terroristas Unidades de Protección del Pueblo (YPG) y descalificó la nota emitida ayer por la embajada estadounidense en Ankara, en la que se negó que el Gobierno norteamericano haya entregado armas a esta milicia, que Ankara considera terrorista, pero Washington no.

“Si ustedes primero dan ayuda armada a las organizaciones terroristas y luego dicen ‘No enviamos armas, solo municiones’, perdonen ustedes, pero eso no nos lo tragamos”, dijo el jefe de Estado.

Insistió en que varios “estudios” -que no detalló- señalan que el YPG no es más que una rama siria del Partido de Trabajadores de Kurdistán (PKK), la guerrilla kurda de Turquía que sí figura en la lista de organizaciones terroristas del Gobierno estadounidense y la UE.

“Las organizaciones terroristas que perjudican a Turquía, con toda certeza atacarán también a los países que ahora los alimentan. Quién se acuesta con víboras amanece picado y envenenado”, advirtió el presidente.

“El desastre se acerca a la vista de todos. Nosotros seguiremos con la lucha, y seguiremos con nuestro deber de advertir”, concluyó.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/erdogan-critica-a-la-otan-por-no-dar-a-turquia-ningun-apoyo-contra-el-terrorismo/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

PKK’dan Kaçan 13 Yaşındaki Kız Yaşadıklarını Anlattı

Hakkari’de evinin önünden kaçırıldıktan sonra terör örgütü PKK’nın Kandil ve Hakurk kamplarında 3 ay zorla tutulan 13 yaşındaki kız çocuğu K.Y, güvenlik güçlerine sığındıktan sonra yaşadıklarını anlattı.

Terör örgütü PKK kamplarından kaçarak silahsız ve teçhizatsız şekilde güvenlik güçlerine teslim olan K.Y, ifadesinde Kurban Bayramı sonrasında evlerine gelen misafirlere içecek almak için bakkala giderken yolunu kesen bir araçtaki kişilerce kaçırıldığını söyledi.

“Ben kendi isteğimle gitmedim”

Araçtaki kişinin bağırmaması için ağzını kapattığını, silahlı oldukları için de korktuğunu belirten K.Y, şöyle devam etti:

“Araçtaki silahı görünce korktum. Bana ‘Korkma’ dedi ancak ben çok korktum. Bağırdım çağırdım, inmeme izin vermedi, ağzımı bağladı. Yukarıdaki köye gittik, bir kişi daha geldi, onu da tanımıyordum. Benimle birlikte Hakurk’a kadar geldi. Kamptakilere onları sevmediğimi kaç defa söyledim ama dinlemediler. Ben kendi isteğimle gitmedim. Kendi isteğimle gitseydim orada kalırdım. PKK’yı hiç sevmiyorum, orada hayat diye bir şey yok. Bayat yemek, sahte hareketler. Hiçbir şey hoşuma gitmedi. Hoşuma gitmeyen bir tarzları vardı.”

“Yer altında çok zorlanıyordum”

Terör örgütü kamplarında 3 ay boyunca zorlu günler geçirdiğini dile getiren K.Y, yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Bir kez baskın oldu, havan attılar. ‘Korkmuyor musun?’ dediler, ben de ‘Yoldaşlarımdan korkmuyorum’ dedim. Bana, ‘Bizden mi bahsediyorsun?’ dediler. ‘Hayır, sizden bahsetmiyorum’ dedim. Bana ‘Heval Berfin’ diyorlardı. ‘Senin böyle konuşmaman lazım’ dediler. Ben de onlara ‘Ne yaparsanız yapın kaçacağım, burada kalmayacağım’ dedim.

Onlara ‘Anneme ve babama gideceğim’ dedim. Kandil’e geldim, oradan kaçtım. Gittiğimde askeri elbise verdiler, giymek istemedim zorladılar. ‘Giyeceksin yoksa seni öldüreceğiz’ dediler. Giydim, fotoğraf çektiler. Ağlıyordum, çok korkuyordum. Eğitim vardı bana silah almamı söylediler almadım çünkü korkuyordum, yer altında çok zorlanıyordum. ‘Yemek yap’ dediler yapmadım. Oradaki yemekleri yemiyor ve sevmiyordum. Acı çekiyorlardı, annelerini özlüyorlardı.”

“Bu rezil bir hayat, sevmediğim bir hayat”

13 yaşındaki K.Y, teröristlerin kendisine “PKK hayatı güzel değil mi?” diye sorduğunu, kendisinin de rezil ve sevmediği bir hayat yaşandığını söylediğini anlattı.

Yemeklerin hepsinin bayat olduğunu, çoğu zaman yemek dahi bulunmadığını vurgulayan K.Y, “Bazen bir hafta, bir ay olmuyor. Açıkçası banyo bile olmuyor. Su yok, 3-4 ay banyo olmuyor. Ne elektrik var ne de bir şey.” dedi.

“Kampta İngilizce konuşan silahlı kişiler vardı”

Irak’ın kuzeyindeki kamplara yönelik hava harekatında teröristlerin gelen uçaklardan çok korktuğuna işaret eden K.Y, “Uçaklar geldiğinde çok korkuyorlar, yerlerinden dahi kıpırdamıyor, susuyorlar. Keşif gidene kadar susuyorlar. Bir gece onlar uyuduğu sırada tek başıma kaçıp buraya geldim. Kaçarken korkmadım. Suriye’de kalmadım sadece. Hakurk ve Kandil’de kaldım. Kampta İngilizce konuşan silahlı kişiler vardı.” diye konuştu.

“Şimdi çok mutluyum, aileme kavuştum”

K.Y, kampta yemek yapmadığında ve konuşmadığında “Seni öldüreceğiz” dediklerini aktararak şunları söyledi:

“Onlara ‘Madem annemden, babamdan uzağım, alacaksanız alın bu canı’ dedim. Ben devletten korkmuyordum. Teslim olduğumda bana bir şey yapmayacaklarını da biliyordum. Beni iyi karşıladılar, Allah onlardan razı olsun. Terör örgütü olsaydı bana ceza verirdi, zindana atarlardı veya öldürürlerdi. Ben şimdi çok mutluyum. Aileme kavuştum, devletime kavuştum.”

“Onlar da gelsinler ve korkmasınlar çünkü bizim devletimiz çok iyi”

PKK’lı teröristlere “Teslim olun” çağrısında bulunan K.Y, şunları kaydetti:

“İnşaAllah onlar da ailelerine kavuşur. Onların da mutlu olmasını istiyorum. Kim bilir belki bir ay veya bir sene içerisinde canlarından olurlar. Onlar da gelsinler ve korkmasınlar çünkü bizim devletimiz çok iyi. Gelip teslim olsunlar. Devletimiz çok iyi, inansınlar, güvensinler. Ben şimdi çok mutluyum, aileme, arkadaşlarıma kavuştum.”



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/pkkdan-kacan-13-yasindaki-kiz-yasadiklarini-anlatti/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

29 Aralık 2016 Perşembe

Guardian Terörist Fotoğrafını En İyiler Listesine Koydu

İngiliz Guardian, Nusaybin’de çekilen PKK’lı teröristin fotoğrafını 2016 yılında çekilen en iyi karelerinin arasına ekledi.

İngiliz The Guardian gazetesi, 2016 yılında çekilen en iyi fotoğrafları hikayeleriyle beraber paylaştı. En iyiler arasında Nusaybin’de çekilmiş PKK’lı bir teröristin fotoğrafı da yer aldı.

Teröristi Barışçıl Gösterme Çabası

Fotoğraftaki beyaz güvercinlere vurgu yapılarak barışı ön plana çıkarmaya çalışan Guardian, PKK’lı teröristin elindeki roketatar ve önünde duran silahlara rağmen güvercinli terörist fotoğrafını barışçıl gösterdi.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/guardian-terorist-fotografini-en-iyiler-listesine-koydu/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk Tutuklandı!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, “Silah terör örgütü yöneticiliği” suçundan tutuklandı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Ankara’da gözaltına alınan HDP Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.

Alınan bilgiye göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca PKK/KCK silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, “silahlı terör örgütü yöneticiliği” ve “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlarından gözaltına alınan aralarında Tuğluk’un da bulunduğu 5 şüphelinin emniyetteki işlemleri tamamlandı.

Adliyeye çıkarılan Tuğluk ve 4 şüpheli savcılıktaki ifadesinin ardından tutuklanma talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi.

Mahkeme, Tuğluk’un “Silahlı terör örgütünü yönetmek” suçundan tutuklanmasına karar verdi. Diğer 4 şüphelinin ise mahkemedeki sorguları sürüyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/hdp-es-genel-baskan-yardimcisi-aysel-tugluk-tutuklandi/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

28 Aralık 2016 Çarşamba

PKK Açıkça İstedi ABD Veriyor!

Terör örgütü PYD’nin isteği üzerine ABD, teröristlere taşınabilir hava savunma füzesi MANPAD’ı vermeye hazırlanıyor.

DAEŞ’in uçak ve helikopteri olmadığının altını çizen Haber7 yazarı Taha Dağlı, sadece Batılı 29 ülkenin kullandığı bu füzeleri terör örgütünün neden istediği yazdı.

İşte Taha Dağlı’nın o yazısı;

Amerika, DAEŞ ile mücadele adı altında PYD terör örgütüne uçak savar veriyor, oysa DAEŞ’in ne uçağı ne de helikopteri var.

Obama giderayak öyle işler yapıyor ki, artık Amerika’nın terör örgütleriyle ittifakında en ufak bir şüpheye bile yer bırakmıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD yönetimini DAEŞ de dahil olmak üzere tüm terör örgütlerine destek vermekle suçladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner, “hayır” dedi, “DAEŞ ile mücadele ediyoruz, PYD’ye değil Suriye Demokratik Güçlerine silah veriyoruz” dedi.

Suriye Demokratik Güçleri PYD’nin Paravan Örgütüdür

Peki Suriye Demokratik Güçleri kimlerden oluşuyor?
Yanıt, PYD teröristlerinden.
Bunu bilmeyen yok.

ABD, Suriye’de PYD ile ittifak ederken, bu örgütün PKK ile bağlantısını hep inkar etti.
Geçtiğimiz Haziran’da PYD terör örgütü Münbiç’e girerken, Türkiye o operasyona şartlı destek verdi, “PYD Münbiç’ten çıkacak” dedi.

Amerika bu şartı kabul etti, PYD’den “Münbiç’ten çekildik” açıklaması geldi. PYD terör örgütü Münbiç’ten çekilirken, onların bıraktığı yere ise Suriye Demokratik Güçleri girdi.

Akılları sıra Türkiye’yi kandırmak istediler, sanki biz Suriye Demokratik Güçleri denilen örgütün PYD unsuru olduğunu bilmiyoruz.

Zaten hemen ortaya çıktı.

Suriye Demokratik Güçlerini PYD’ye paravan olarak kuranlar Amerikalılardı.
“İçinde Araplar da Türkmenler de var” dedikleri Suriye Demokratik Güçleri örgütünün yüzde 90’ının PYD teröristlerinden oluştuğu anlaşıldı.

Silahlar PYD’ye Gidiyor

Şimdi Obama, görevi bırakmadan Suriye’deki terör örgütlerine silah kısıtlamasını kaldırdı. 2 haftada 3 büyük sevkiyat yapıldı, hepsi de Suriye Demokratik Güçleri ayağıyla PYD terör örgütüne verildi.

Silahlar ilginç, uçak savar, karadan havaya ateşlenen füzeler ve roketler var.
İşin garip tarafı da bu zaten.

DAEŞ’in Uçağı Yok Ama Amerika PYD’ye Uçak Savar Gönderiyor

Adı ister Suriye Demokratik Güçleri olsun ister PYD olsun, bunların tamamı hesapta DAEŞ terör örgütüyle çatışıyor.

Ama DAEŞ’in elinde ne uçak var ne de helikopter. Uçurabildikleri tek şey, gözetleme yapmak ya da kamera çekimi yapmak için kullandıkları hava araçları.

Peki PYD teröristleri, Amerika’dan aldıkları uçak savar füzeleriyle ne yapacak? DAEŞ’in olmayan uçaklarını mı vuracaklar?

Komik Bir Açıklama Daha

“Silahları PYD’ye değil Suriye Demokratik Güçlerine gönderiyoruz” diyen Amerikalı sözcü Mark Toner ya da diğerleri bu soruya cevap veremiyor.

İşte Amerikalıların yanıt veremediği bu soruya Suriye Demokratik Güçlerinin PYD’li sözcüsü Telal Silo cevap verdi. Silo “şu anda bizi hedef alan hava saldırıları yok ancak ileride olabilir. Ve bu nedenle onlardan bunu istiyoruz” dedi.

Özetle Obama giderayak PYD teröristlerine uçak savar veriyor ki, bu teröristler Türk uçaklarına saldırsınlar.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/pkk-acikca-istedi-abd-veriyor/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Rusya’dan PYD’ye Ultimatom!

Türkiye’nin başlattığı ateşkes girişiminin iki ayağı var biri ateşkesin kalıcı olması diğeri ise Astana’daki zirveyle krizin siyasi çözümü için müzakere başlatılması.

Ankara tıpkı Halep’te olduğu gibi Suriye genelinde de krizin çözümü için inisiyatifi eline alırken, PYD terör örgütü konusunda da kırmızı çizgiler belirlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye görüşmelerinde PYD’nin davet edilmesine sıcak bakılmayacağını söyledi. Astana zirvesi öncesi PYD krizinin aşılması için Rus heyeti devreye girdi.

Suriye’deki Rus askeri yetkililerin Haseke’de PYD terör örgütünün başını çektiği Demokratik Halk Hareketi üyeleriyle bir araya geldiği öğrenildi. Toplantıya Esed rejiminden de temsilcilerin katıldığı ifade edildi.

Suriye’de PYD, Kürt halkı üzerinde büyük bir tehdit. PYD, PKK çizgisinde olmayan Kürtleri dışlıyor, Türkmenlerle Araplara yönelik etnik temizlik rejim muhalifi olan Kürtlere de uygulanıyor.

Suriye’deki muhalif Kürt halkının en büyük temsilcisi ise Suriye Ulusal Kürt Konseyi, PYD bu konseyle yıllardır çatışma halinde, başkanları İbrahim Biro olmak üzere bir çok üyesi defalarca PYD teröristlerinin saldırılarına hedef oldu.

Rus Heyeti PYD’ye Ultimatom Verdi

Rus yetkililer, Astana öncesi, PYD’lilerin de içinde bulunduğu Demokratik Halk Hareketine, önemli konularda ültimatom verdi.

PYD’nin etkin olduğu gruba 4 başlıkta şartlar sunulduğu öğrenildi.

-Rejim muhalifi olan Suriye Ulusal Kürt Konseyiyle müzakere edilmesi, tüm Kürt grupların müzakere süreçlerine dahil edilmesi,

-Suriye’de Esed rejiminin verdiği topraklarda kendi bayraklarının değil Suriye bayraklarının kullanılması,

-Federalizm talebinden vazgeçilmesi.

-Ve oluşturulacak olan Kürt heyetinin, PYD’nin çatışma halinde olduğu Kuzey Irak’taki Bölgesel Yönetimin lideri Mesut Barzani tarafından kabul görecek şekilde oluşturulması.

Rusya belki de Astana zirvesi öncesi PYD’yi yola getirmeyi amaçlayan bir plan üzerinde çalışıyor olabilir. Zira Türkiye’nin Suriye’de Kürtlerle herhangi bir sorunu yok sorun sadece Suriye Kürtlerini temsil ettiği iddiasındaki PKK-PYD terör örgütüyle.

Rusların Suriye’deki PYD faaliyetlerine yönelik attığı bu adım, PYD terör örgütünün meydana getirdiği krizin törpülenmesi adına önem taşıyor. Sunulan şartlar, Suriye’de Kürt hareketinin tek başına PYD tarafından kontrol edilmesinin önüne geçebilecek güçte.

PYD daha önce Barzani’nin yer aldığı süreçleri reddetmiş, Suriye’de sözde Kürt hareketinin tek öncüsünün kendileri olacağı yönünde agresif bir politika izlemişti.

Rusya’nın Kürtlere yönelik politikasının içeriğinde PYD’nin etkinliğinin büyük ölçüde azaltılması var. Böyle bir durumda PYD işgalindeki Suriye toprakları ki, bunların büyük çoğunluğu Türkiye sınırında, yeniden Esed rejimine dolayısıyla Rus kontrolüne geçmiş olacak.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/rusyadan-pydye-ultimatom/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

27 Aralık 2016 Salı

Seray Sever’den Dolar Çağrısı: “Ekonomiye Darbe Girişimi Var Cumhurbaşkanımızı Destekliyorum”

Boğaziçi Ekonomi mezunu Seray Sever: ”Herkes gibi ben de dolarımı elden çıkardım. Ama bozdurmakla doların değeri inmiyor. Türkiye’de ilk yapılması gereken şey, yabancı parayla alışverişi yasaklamak ya da kurları sabitlemek. Türk parası kazanıyoruz ama dövizle alışveriş yapıyoruz. Bunun önüne geçmek ve TL’nin değer kazanması için yasa gerek.”

‘Diş Bile Dolarla Yapılıyor’

“Türkiye’de bombalı eylemlerin yanında bir de ekonomik darbe yapılmaya çalışılıyor. Bu anlamda Cumhurbaşkanımızı gerçekten destekliyorum çünkü güzel açıklamalar yapıyor, ‘dimdik durun’ diyor. Bir Türk olarak ülkemizde Amerikan Doları’yla ev satıldığı zaman çok üzülüyorum. Diş yaptırmak bile dolarla…”



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/seray-severden-dolar-cagrisi-ekonomiye-darbe-girisimi-var-cumhurbaskanimizi-destekliyorum/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

CIA’in Kara Propaganda Görevini Aydın Doğan’ın Hürriyet Gazetesi Üstlendi

“Türkiye DEAŞ’a yardım ediyor” iddiasıyla dünyayı aylarca oyalayan ve sonunda asılsız olduğunu itiraf ederek özür dilemek zorunda kalan CIA ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yarım bıraktığı işi Hürriyet devraldı! Tolga Tanış bugünkü köşesinde Türkiye Cumhuriyetini hedef aldı ve DEAŞ’a patlayıcı ham maddesi satıldığını yazdı!

Aydın Doğan’ın amiral oeprasyon üssü Hürriyet’in Washington Temsilcisi Tolga Tanış kendisine verilen köşe yazısında CIA’nın ispat edemeyerek pes ettiği mesnetsiz iddiaların ihalesini devraldı. Bu iddianın asılsız olduğu gerekçesiyle ABD’nin özür dilemesinin üzerinden 48 saat dahi geçmeden aynı yönde bir köşe yazısı yayınlayan Hürriyet DEAŞ’ın Türkiye’den aldığı potasyum nitratlarla patlayıcı ürettiğini iddia etti ve yazısının sonunda ‘Ben demiyorum ama’ kabilinden hedefi belirledi: Türkiye Cumhuriyeti…



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/ciain-kara-propaganda-gorevini-aydin-doganin-hurriyet-gazetesi-ustlendi/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

26 Aralık 2016 Pazartesi

İki Bin DEAŞ’lı PKK’ya Katıldı! Zamanlama Manidar.

ABD ve Avrupa’nın, “DEAŞ’la mücadele ediyor” bahanesiyle destek yağdırdığı PKK’ya Irak’ta yaklaşık 2 bin DEAŞ’lı katıldı. Katılım, PKK’nın Sincar Dağı’nda Kandil benzeri terör kampı kurduğu zamana denk geldi. Yeni ittifak, Bağdat yönetiminin de dahilinde..

Türkiye’ye karşı terör eylemi gerçekleştiren DEAŞ ve PKK’nın kardeşliği bir kez daha tescillendi. Daha önce Suriye’de Fırat Kalkanı’na karşı işgal ettiği yerleri PKK’ya devreden DEAŞ bu sefer militan transferine başladı. Sincar Dağı’nda yeni üs inşa eden PKK’ya sınır köylerinden yaklaşık iki bin DEAŞ’lı katıldı.

DEAŞ’ın Türkiye’ye yönelik eylemler yapan diğer örgütlerle ilişkileri bir bir ortaya çıkıyor. Aralarında hiçbir ilişki olmadığı dillendirilen DEAŞ ile PKK/PYD arasındaki ilişki bölgesel denklemin değişimi ile birlikte gün yüzüne çıkıyor. Mahalli kaynaklardan alınan bilgilere göre, Musul’un batısındaki Sincar Dağı bölgesinde muhtemel harekatlara yönelik yeni kışla ve mevziler inşa eden PKK, Irak’ın sınır köylerinden yaklaşık iki bin DEAŞ destekçisi ve sempatizanını kendi saflarına kattı.


DEAŞ’tan Devşirildiler

Değerlendirmelerde bulunan Ninova Aşiretleri Meclisi Sözcüsü Muzahim el Huveyt, PKK’nın operasyonlar süreci ile birlikte “DEAŞ” örgütü unsurlarını ve destekçilerini saflarına katma bağlamındaki çabalarını yoğunlaştırdığını belirtti. El Huveyt, PKK’nın şu ana kadar -çoğu daha önceleri bölgedeki DEAŞ unsuru ve yöneticisi olan- 1836 silahlı Arap’ı saflarına kattığını ifade etti. El Huveyt, “Buna göre PKK saflarına katılan bu kimseler onlarca terör eylemi gerçekleştirmelerinin ardından bölgeden kaçtılar ve PKK’ya katıldılar” dedi.


Kürt Yönetimini Hedef Alabilirler

PKK’nın Şengal dağında olası bir uluslararası operasyona hazırlık yaptığına dikkat çeken Ninova İl Meclisindeki Kürt bloğunun Başkanı Seydo Çeto Heso ise, “PKK daha fazla savaşçı konuşlandırmak için Şengal (Sincar) Dağı’na daha fazla kışla ve askeri mevzi kurdu” dedi. Heso, PKK bu süreçte hem uluslararası hem de bölgesel denklemi gözeterek Bağdat ve Şii güçlerinden aldığı destekle bölgede kalıcı olmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. Bölge halkını rahatsız eden bu süreçten başta Ezidiler olmak üzere herkesin rahatsız olduğunu ifade eden Heso, PKK’nın meşru Kürt yönetimine dahi hedef konumuna getirebileceği uyarısında bulundu. Ayrıca, “PKK’nın Sincar Dağı’ndaki yeni kışla ve mevzileri, Sincar Dağı’nda yaşamakta olan ve DEAŞ nedeniyle hala evlerine dönemeyen göçmenlerin hayatı açısından tehlike arz etmektedir” dedi.

Bağdat da İşin İçinde

Irak ve Suriye sınırındaki DEAŞ’tan PKK’ya geçişin Bağdat yönetiminin bilgisi dahilinde olduğu belirtiliyor. Bağdat, PKK’ya finansal destek vermeye başladı. Irak Parlamentosu’nda KYB gibi İran’a yakın gruplar PKK’nın resmen tanınmasını istiyor. ABD Erbil Başkonsolosluğu’nun Sincar’daki görüşme trafiği de arttı. Yeni Şafak’a değerlendirmelerde bulunan Ninova Aşiretleri Meclisi Sözcüsü Muzahim el Huveyt, Türkiye’nin kendi içindeki saldırıların artması durumunda Şengal’e doğrudan hava operasyonları yapabileceğini söyledi. El Huveyt, PKK’nın bölgedeki varlığının Ezidi toplumu, Kürt yönetimi, Kürt aşiretleri, Arapları ve Türkmenleri rahatsız ettiğini ifade ederek PKK’nın bölgedeki DAEŞ ile işbirliğinde olduğu gibi politik tutumunun bölge halkı için tehdit olduğunu ifade etti. El Huveyt, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçlerine PKK’nın söz konusu bölgedeki mevcudiyeti meselesine çözüm bulması çağrısında bulunarak bu durumun Sincar’da ve bölgenin tamamında büyük sorunlar doğuracağına dikkati çekti.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/iki-bin-deasli-pkkya-katildi-zamanlama-manidar/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Teröristbaşı Akıl Hastanesinde Yatmış!

TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkan Vekili Selçuk Özdağ, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’in, 1976-1977’de Manisa’da akıl hastanesinde tedavi gördüğünü ileri sürdü.

TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkan Vekili Selçuk Özdağ, Fetullah Gülen’le ilgili çarpıcı bir iddiayı gündeme getirdi. İzmir’de bir otelde Medya Platformu üyesi gazetecilerle buluşan Özdağ, ülkenin, “cumhuriyet, demokrasi, hukuk, adalet, liyakat, ehliyet” gibi sihirli kelimelere ihtiyacı olduğunu ve bu sözlerin de Türkiye’yi selamete götüreceğini belirtti.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 50 yıllık bir yapı olduğunu vurgulayan Özdağ, “Bu örgüt bir projedir. FETÖ, 1976 -1977’de Manisa’da bulunan akıl hastanesinde tedavi gördü. Kendisiyle 1976’da aynı mahallede ikamet ettik. Hastane evraklarını temin etmek için uğraştım ama bu dosyaların yakıldığını öğredim.” dedi. Özdağ, FETÖ’nün himmetle başladığını ve daha sonra büyük şirketler kurduğunu aktardı.

Örgütte, görünmeyen şirketlerin de olduğunu ifade eden Özdağ, “Mesela Kemal Batmaz’ın 50 şirketi var. Bu yapı, para nereden geleceğini iyi biliyor. Bu yapı, Türkiye’deki bir akıl değil. Bundan emin olun. Kesinlikle yabancı istihbarat örgütleri tarafından dizayn edilmiş, buna yüzde yüz inanın.” diye konuştu. Komisyonun çalışmaları hakkında da bilgi veren Özdağ, raporun yaklaşık bin 300 sayfayı bulacağını kaydetti.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/teroristbasi-akil-hastanesinde-yatmis/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Suikastçının Ablası Herşeyi Anlattı!

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u Çağdaş Sanat Merkezi’ndeki sergi açılışında vuran 22 yaşındaki terörist Mevlüt Mert Altıntaş’ın ablası Seher Ö. Hürriyet’e konuştu. Seher Ö., kardeşinin polis okuluna girdikten sonra değiştiğini söylerken, “Bizden hep uzakta tutmuşlar. O şekilde beynini yıkamışlar. Hiçbir şey hissettirmedi. Bize hep şöyle yetiştirmişsiniz diyorlar. Ama biz bu şekilde yetiştirmedik” dedi. Abla Seher Ö. şunları anlattı:

Polis Olma Hayali Yoktu

“Ben küçükken babam vefat etmiş. Annem 4 yaşımdayken evlenmiş. Çalıştığı için kardeşimle bizi anneannem dedem büyüttü. Kardeşim ve mahallece hepimiz, yazları camiye gittik. Ben de Kuran öğrendim ama devam ettirmedim. Kardeşim de Kuran okuyordu. Teravih ve cuma namazlarına giderdi. 5 vakit namaza polis okulunda başladı.

 

IMG_2733

Çalışkan bir çocuktu, kafası çalışıyordu. Ortaokuldayken Konaklı Dershanesi’ne gitti. Cumhuriyet Anadolu Lisesi’ni kazandı. Lise 3’te, ‘Anne ben dershaneye gitmeyeceğim. Kendimi deneyeceğim eğer tutturursam gireceğim tutturamazsam bakacağım’ dedi. ÖSS’ye de girdi.

Polis olmak gibi bir hayali yoktu. Biz ailece karar aldık. Polislik sınavlarına gitti. Sonuçta KPSS yok ve devlet okulu. Maddi anlamda daha az külfet var ve işi garanti bu sebeple polisliği seçtik, daha hayırlı olur diye… Körfez Dershanesi’ne kesinlikle gitmedi. Söylendiği gibi bize bir işadamı yardım etmedi.

Dekontlarını çıkarsınlar. Kardeşimi annem okuttu. Körfez Dershanesi’ne giden kişi ise bendim. Önceden zaten FETÖ diye böyle şeyler yoktu. Birçok arkadaşım, sınıf arkadaşlarımla birlikte 1999’da gittik. Sadece eğitim gördük. O şekilde hiçbir şey görmedik.

Öyle Bir Aile Değiliz

Kardeşim polis okuluna gittiği döneme kadar denize de girerdi. İçki bile içtiğini biliyorum ben. Kuran okuyacaksın, namaz kılacaksın diye zorlamadık. Böyle bir aile değiliz. Resimlerime baksınlar, yerine göre davranırım. Okula başladığı ilk sene bir şey yoktu. İkinci sene namaz kılmaya başladı. Sürekli denize gideriz burada, sonra yavaş yavaş denize girmemeye başladı. Her geldiğinde, ‘Senin hiç çevren yok mu. Git gez’ diyordum.

 

IMG_2734
Ekimde en son geldiğinde ben raporluydum, evdeydim. Hep evde oturdu. ‘Sıkılmıyor musun? Git dolaş’ diyordum. Üstünde eski bir kıyafet. Kaç sene önce gördüğüm eski ayakkabılar. Elinde eski bir telefon. ‘Gel gidelim sana alışveriş yapalım. Bu halin ne? Sana da kıyafet alalım’ dedim. ‘Abla istemiyorum. Ne yapacağım alışveriş yapıp’ dedi. Daha önceden geldiğinde, geçen sene alışveriş yapmıştı. Ama bu en son geldiğinde hiçbir şey yapmadı. Sadece ailece kahvaltıya gittik. Hiçbir şekilde bize maddi yardımı olmadı. Ben raporluyken anneme ihtiyacım olup olmadığını sormuş. ‘Beş kuruş bir yardım istemiyorum. 50 derecede nöbet tutuyor. O kendi için biriktirsin parasını’ dedim.

Devlete Emanet Ettik

Annem Ankara’ya birçok kere yanına gitti. Hatta bu olaylardan olduktan sonra da sordum, ‘Anne hiç mi bir şey görmedin, hiç mi bir şey hissetmedin’ dedim. ‘Kızım ben dolaplarını içlerine kadar sildim yerleştirdim, sadece bir Kuran-ı Kerim’ vardı. Başka da ne bir kitap ne bir şey görmedim’ dedi. Aile olarak hiçbir şey hissetmedik.

Bizim hissetmememiz çok normal. Biz çocuğumuzu okula gönderdik, devlete emanet ettik. Diyarbakır’a, Hakkâri’ye birçok yere gitti. Biz peşinden oralara koşamayız. Annem Ankara’ya gitti ama ben, ev, arkadaş ortamını hiç bilmiyorum. Mağazacılıkta çalışıyorum, hep işyerindeyim. Kardeşimle uzun süredir telefonla görüşmüyordum. Acayip bir kopukluk oldu. 1 yıl içinde belki 5 kere görüşmüşlüğüm var. Aramıyordu, o aramayınca ben de aramıyordum.

 

IMG_2735
Garip Hareketleri Var

Gri listedeymiş. Bundan haberimiz yok. Biz nereden bilelim? Madem öyle herkes alındı, o göreve nasıl devam etti? Onu da anlayamıyorum. Oraya elini kolunu sallaya sallaya nasıl girdi? Videolarını tam izleyemedim. Sesini bile duymak istemediğim için kısıp izledim.

Arkasında bir o yana bir bu yana giderken hareketlerini gördüm. Çok şaşırdım. Sanki karşısında biri varmış gibi, oraya bakıyor, birisinden emir alıyormuş gibi… Bir o tarafa gidiyor bir bu tarafa. Hiç mi kimsenin dikkatini çekmedi? Garip hareketleri var. Bir elini atıyor bir çıkartıyor. Hiçbir anlam veremiyorum.

Bizden Uzak Tutmuşlar

Ne şekilde yetiştirilmiş, ne olmuş bilmiyorum… Çoğu şeyi de şimdi yazılanlardan okuyorum. Biz de hep dışarıdan yeni bir şey öğreniyoruz. Aslında ilk başta Ankara’ya gitmesini bile istemedik. Tutturdu ‘S. ile birlikte Ankara’ya gideceğim’ diye. Ayrıca 2 üniversite okuyordu. Biri ilahiyat diğeri kamu yönetimi. Bize söylediği tek şey, ‘Ben yükseleceğim. Amir olacağım.’ Bizden hep uzakta tutmuşlar. O şekilde beynini yıkamışlar. Öyle bir şey yapmış ki hiçbir şey hissettirmedi. Bize hep şöyle yetiştirmişsiniz diyorlar hep. Ama biz bu şekilde yetiştirmedik.

Önceden Facebook’u vardı. Okula başladığından beri yok. Instagramı varmış benim haberim yok. Kuzenim takip isteği göndermiş. Onu bile kabul etmemiş. Twitter kullandığını bile bilmiyordum. Yakıştıramıyoruz, anlam veremiyoruz. Normalde böyle giyinmezdi. Takım elbise giymezdi. Arapça bilmiyordu. Yanımızda hiç konuşmadığı için bilmediğini düşünüyorum.

Nereye Gitsek Hep S. Vardı

Çok cesaretli bir çocuk değildi. Karanlıktan bile korkardı. Onu yapabileceğine inanamıyorum. Kavgacı, gürültücü değildi. Evet, kardeşim saftı. Kandırılması çok kolaydı. Büyük bir ihtimalle polis okulunda 1. sınıfta gözlemlendi. Biraz Kuran okuduğu için, biraz da dine yatkınlığıyla tam istedikleri kişiydi. 2.sınıftan sonra da istedikleri gibi çevirdiler, kullandılar diye düşünüyoruz. İkinci sınıfta da, okulda S. ile tanışıyor. Ankara’ya gidiyorlar. Ev tuttular, kredi çekip içini döşediler. S. evlenene kadar birlikte yaşadılar. Bir yere göreve gitse bile S. ile gidiyordu.

İlk yıl Ankara’ya gittiğinde hatta Cumhurbaşkanlığı koruma sınavlarına girdiler. İkisi de kazandı ama henüz 1 yıllık polis olmadıkları için olamadı. Anneme söylediğinde sevindik. Çok güzel bir şey sonuçta.’ İnşallah olur’ dedik. Şimdi şimdi aklıma geliyor. İyi ki de olmadı. Bu buralara kadar nasıl geldi? Artık arkasında nasıl bir güç, ne varsa?

Kız Arkadaşıyla Tanıştırmış

Kız arkadaşıyla S. adlı eski ev arkadaşı tanıştırmış. Bir ara ‘Tanışalım’ dendi. Sanırım yazın. Ama annem kara çarşaflı olduğu için ‘Biz farklı yapılardayız. Ben, ablan açık. Anlaşmamız zor olur aileler olarak’ dedi. ‘Olmadı, ayrıldık, görüşmeyi kestik’ dendi. Hep aynı çevrenin içinde yaşanıyormuş meğer her şey. Mesela annem Ankara’ya gidiyordu. ‘Geziyorduk, parka gidiyorduk, yemeğe gidiyorduk ama hep S. ile birlikte. Nereye gitsek S. Hiçbir şekilde yalnız değildi’ diyor. S. evlendikten sonra kardeşim avukatın evine geçmek istedi. Annem karşı çıktı. ‘Biz geliyoruz gidiyoruz, o evde kal’ dedi. Ev kirası vermeyeceğini, kendisinin sadece doğalgaz, elektrik gibi masrafları vereceğini, fit olacağını söyledi. O arkadaşının babasının eviymiş galiba. Tutturdu. Çıktı o eve. Çıkmasa da belki fark etmeyecekti.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/suikastcinin-ablasi-herseyi-anlatti/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

25 Aralık 2016 Pazar

Suikastçının Telefonundaki Şifre Çözüldü!

Rus istihbarat kaynaklarından elde edilen bilgilere göre Rus uzmanlar suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş’ın telefonundaki dört kademeli şifreyi çözdü. Telefon incelemesinde katilin, 15 Temmuz günü Erbil’deki CIA ofisi yakınında bulunduğu ortaya çıktı.

Rus istihbarat kaynakları, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u vuran Mevlüt Mert Altıntaş’ın FETÖ ve CIA bağlantıları çıktığını söyledi. Suikastçının şifreli haberleşme sistemi ByLock’u kullanan örgüt üyeleri ile sağladığı telefon irtibatı ve devre arkadaşlarının ifadeleri ele verdi. Katilin 6’sı kırmızı, 2’si turuncu kategoride yer alan ByLock kullanıcılarıyla görüştüğü tespit edildi.

Bylock Bağlantısı Var

Katil Altıntaş’ın örgütün uyuyan hücrelerindeki suikast timinde yer aldığı, FETÖ’nün bu suikastçıyı El Nusra kılıfına büründürerek gizlediği belirlendi. Diğer taraftan, 18 kişiden oluşan Rus heyetin incelemelerinde ise ilginç bilgiler ortaya çıktı. TAKVİM’in Rus istihbaratında görevli bir korgeneralden aldığı bilgilere göre Rus uzmanlar, Altıntaş’ın telefonunda dört kademeli güvenlik koruması buldu. Dört şifreyi de çözen uzmanlar katilin geçmişe yönelik tüm hareketlerini adım adım tespit etti. Yapılan incelemelerde 15 Temmuz 2016 darbe girişimi günü Mert Altıntaş Diyarbakır’da görevliydi.

Rus İstihbaratı Devrede

FETÖ’den tutuklanan amiri Kahraman Sezer’den iki günlük izin aldı ve mesai saati sonunda 510 kilometre yol katederek Erbil’e gitti. İstihbarat kayıtlarına göre Altıntaş’tan en son Erbil’deki hükümet binası yakınlarında bulunan CIA ofisi civarında sinyal alındı. Sonraki 7 saat cep telefonundan sinyal çıkmadı. Bu süre içinde suikastçının tüm istihbarat servislerinin ofisi olan Erbil’de kimlerle görüştüğü tespit edilemedi. Altıntaş, 7 saat sonra tekrar cep telefonunu kullanmaya başladı ve Ankara’ya döndü.

Cesedini Alan Olmadı

Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş hakkında yeni bilgiler de ortaya çıktı. Kaldığı otele girerken spor kıyafetli olduğu tespit edilen Altıntaş’ın, takım elbiseyi de saldırıdan 3 gün önce satın aldığı belirlendi. Üzerinden 155 TL çıkan Altıntaş’ın, saldırıdan önce duş aldığı, kişisel temizlik yaptığı ve tıraş olduğu ve takım elbisesini ütüleyip otelden ayrıldığı anlaşıldı. Suikast sonrası çatışmada 70 kez silahını ateşlediği belirlenen Altıntaş’ın otopsi işlemleri tamamlanırken, cenazeyi teslim almak için kimsenin başvuruda bulunmadığı öğrenildi. Cenazenin sadece birinci derece akrabası olan yakınlarına teslim edilebileceği belirtildi. Altıntaş’ın annesi, babası ve kız kardeşi ile akrabası olduğu öğrenilen 2 kişi, Söke İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınmıştı.

18 kişiden oluşan Rus heyeti, suikaste değer her ayrıntıyı inceledi. Büyükelçi’yi vuran Altıntaş’ın şifreleri ise cep telefonundan çıktı.

Adım Adım Takip Edildi

Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş’ın telefonuna ait HTS kayıtlarında kimlerle görüştüğü ortaya çıktı. Rus istihbaratı ise telefon sinyallerini geçmişe yönelik takip ederek katilin tüm adımlarını buldu.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/suikastcinin-telefonundaki-sifre-cozuldu/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Kraliçe’nin Kanalı BBC’ye Dikkat!

Kraliçe’nin kanalı BBC, 14 Aralık’ta bir belgesel hazırladı. Rusya’nın Türkiye’deki suikastlarını haber yaptı. Ancak Türkler’in misilleme yapmadığını ima etti. Tesadüf bu ya, sadece 5 gün sonra Rus Büyükelçi Karlov, suikasta kurban gitti.

İngilizler’in devlet kanalı adı altında birçok ülkede algı operasyonlarına imza atan BBC, yine gündeme damgasını vurdu.Türkiye düşmanlığı konusunda üzerine düşeni yapan, Türk görünümlü İngilizler’i bünyesinde barındıran BBC, 14 Aralık tarihinde ilginç bir yayın hazırladı. Haberde, “Rusya’nın Türkiye’de işlediği suikastlar” detaylı bir şekilde anlatıldı. Ruslan Israpilov, Abdulvahid Edelgiriyev, Berg-Haj Musayev, Rustam Altemirov ve Zaurbek Amriyev Türkiye’de suikast sonucu öldürülen isimlerden bazıları. BBC’nin neden böyle bir haber yapma ihtiyacı duyduğu o gün anlaşılamadı. Hatta BBC, “Peki, Türkiye’de daha fazla cinayet işlemek Rusya’yı daha güvenli hale getirir mi? Suriye’deki çatışmalardan geri dönen Çeçenler bunun tam tersi olacağını, savaşı Rusya’ya götürmek için bilendiklerini söylüyorlar” yorumunu yaptı. Haberde ayrıca, Ruslar’ın Türkiye’de birçok cinayet işlediği ama Türkiye’nin bir şey yapmadığı ima edildi. Elbette BBC, bu haberi yaparken Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un 5 gün sonra bir suikast sonucu öldürüleceğini bilmiyordu! Ancak tesadüf bu ya, Karlov Türkiye’de öldürülen ilk büyükelçi olarak tarihe geçti. Aynı saatlerde Moskova’da da benzer bir durum yaşandı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’nda görevli 56 yaşındaki Petr Polshikov, evinde ölü bulundu. Latin Amerika ülkelerinde görev yapan ve ‘efsane’ olarak adlandırılan Polshikov’un banyo lavabosunun altında iki adet boş mermi kovanının bulunduğu aktarıldı.

 

IMG_2720

 



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/kralicenin-kanali-bbcye-dikkat/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

İngiliz MI6’in LSD’li Korkunç Deneyi!

İngiliz Dış İstihbarat servisi MI6, 50’li yıllarda yürüttüğü gizli deneyler sırasında üç eski askere izinlerini almadan LSD verdiği için tazminat ödüyor.

Porton Down laboratuvarları
Tartışmalı laboratuvar
Günümüzde kokain ya da esrar gibi yasaklı maddeler arasında bulunan LSD, beyinde yoğun halüsinasyonlar, yani renkli hayaller kurduran bir madde.

Bu hayaller bazen korkunç bir kabusa dönüşebiliyor.

Her biri yaklaşık 17 bin dolar tazminat alan eski askerlere 50 yıl önce İngiltere hükümetine bağlı bir kimyasal savaş laboratuvarında bildiğimiz grip virüsüne karşı bir tedavi arandığı söylenmişti.

Ama işin aslında, gizlice LSD verilerek, sakladıkları sırları bu maddenin etkisi altında itiraf edip etmedikleri gözleniyordu.

Porton Down kentindeki laboratuvara gittiğinde daha 19 yaşında bir er olduğunu söyleyen Don Webb, grip virüsüne karşı araştırmalarda yer alacak bir gönüllü arandığı için başvurduğunu belirtiyor.

Kendisine, ve birlikte gittiği bir diğer ere, berrak bir sıvıdan içmeleri söyleniyor:

”İlk etki olarak kahkahalarımızı kontrol edemez duruma geldik. Aslında korkunç bir yanı vardı. Neye güldüğümüzü bilmiyorduk ve kendimizi durdurmamız imkansızdı. Bunun ardından arkadaşımın gözlerine bakınca sanki her ikisinin de kanlı birer pamuk parçası olduğunu sandım.”

Don Webb, neler olup bittiğini anlayamasa da, gerçek çok sonraları ortaya çıktı.

MI6 ajanları, deneklere sunulan sıvıya gizlice LSD katarak etkilerini gözlemliyordu.

Bu deneyler, Soğuk Savaş yıllarının en gerilimli günlerine rastlıyor.

O yıllarda bir yanda ABD ve İngiltere, diğer yanda Sovyetler Birliği, düşmandan rahatlıkla istihbarat toplayabilecekleri bir sihirli maddenin peşindeler.

Bir ara hem Washinton hem de Londra, Sovyetlerin beyin yıkamayı sağlayan bir ilaç keşfettiğine inanıyor. İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI6, buna en yakın maddenin LSD türevi birşey olduğundan neredeyse emin.

Porton Down’daki laboratuvardan on yıllar boyunca kimyasal ve biyolojik silah deneylerinde kullanılan binlerce genç er ve kadın geçmiş.

Geçen yıl İngiltere hükümeti, burada hardal gazı deneylerine tabi tutulan eski bir askerin insan haklarını çiğnemekten suçlu bulunmuştu.

Don Webb, 50 yıl önceki LSD deneyinden dolayı aldığı tazminatın çok büyük olmadığını, fakat yetkililerin bir hata yaptıklarını kabul etmesinin kendisi için çok daha önemli olduğunu söylüyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/ingiliz-mi6in-lsdli-korkunc-deneyi/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

24 Aralık 2016 Cumartesi

Terörle Mücadele Kapsamında Sosyal Medya Paylaşımları Nedeniyle Son 6 Ay İçinde 1656 Kişi Tutuklandı

İçişleri Bakanlığı, terörle mücadele kapsamında, sosyal medya alanında son 6 ay içerisinde yürütülen çalışmalar neticesinde 1656 kişinin tutuklandığını açıkladı.

İçişleri Bakanlığı, terörle mücadele kapsamında, sosyal medya alanında son 6 ay içerisinde yürütülen çalışmalar neticesinde; 3 bin 710 kişi hakkında adli işlem yapıldığını bunlardan 1656’sının tutuklandığını 1203’ünün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını açıkladı.

İçişleri Bakanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklama şöyle:

“İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yürütülen çalışmalarda, son 6 ayda, sosyal medya üzerinden, halkı kin nefret ve galeyana sevk eden, terör örgütünü öven, terör örgütü propagandası yapan, terör örgütü ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne, toplumun can güvenliğine kast eden 3.710 kişi hakkında adli işlem yapılmış, bunlardan 1.656’sı tutuklanmış, 1.203’ü Adli Kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. 84’ünün ise gözaltı işlemi devam etmekte olup; 767’si gözaltından serbest bırakılmıştır. Hali hazırda açık kimlikleri tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirilen 10 bin kişi hakkında da soruşturma ve adli süreç devam etmektedir. Öte yandan, her alanda olduğu gibi sosyal medya alanında da terörle mücadele kararlılıkla sürdürülmekte olup; suç ve suçlularla mücadele birimlerimizin teknik kabiliyetlerinin güçlendirilmesinin yanı sıra Twitter, Facebook, YouTube başta olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası servis sağlayıcı, kurum ve kuruluşlar ile yürütülen iş birlikleri de en üst seviyeye taşınmıştır.”



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/terorle-mucadele-kapsaminda-sosyal-medya-paylasimlari-nedeniyle-son-6-ay-icinde-1656-kisi-tutuklandi/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Elvan Alkaya: “PKK’nın Beşiktaş Saldırısında TNT – RDX Karışımı ve Ancak Yüksek Rütbeli Bir Askerin Yerleştirebileceği Bomba Kullanılmış. İngiliz Menşeili Bu Bombaların İzi NATO’ya Dayanıyor.”

Bugünün izlerini geçmişten hatırlayarak başlayalım;
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2005 yılında hazırladığı raporda; PKK’nın ana kampında NATO envanterine kayıtlı 5 Stinger füzesi bulunduğu ve BM’nin denetimindeki Mahmur bölgesinin PKK’nın kamp noktalarından biri olduğu belirtilmişti.

TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu’na bilgi veren Emniyet Müdürü Gökhan Aydıner, PKK’nın NATO malzemesi C4 patlayıcılarını kullanmaya başladığını söylemişti.
Washington Post yazarı David Ignatius, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi öncesi PYD/PKK ile FETÖ’cü generallerin İncirlik Üssü’nde buluştuğunu yazmıştı. Ignatus, ABD’nin organize ettiği buluşmaya Amerika, İngiltere, İtalya, Fransa ve Norveç gibi NATO müttefiki birçok ülkeden temsilcinin katıldığını, Almanya’nın son anda katılamadığını iddia etmişti.
Ekim ayında Hakkari Yüksekova’da PKK’ya yönelik operasyonlarda ele geçirilen silahlardan biri, ABD ile İngiliz Ordusu’nda kullanılan ve sadece NATO standartlarına uygun STANAG 5,56X45mm mermiye sahipti.

Bir ay sonra Türkiye, PKK’nın elindeki NATO’ya ait silahların seri numaralarına ait bilgileri NATO Genel Sekreteri, Almanya ve ABD Savunma Bakanlarına iletmişti.
Aynı günlerde NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Üyesi ve AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, NATO PA 62. Genel Kurulu kapsamında düzenlenen “Güvenliğin Sivil Boyutu” oturumuna katılmış ve sunulan rapor hakkında; “Raporda DEAŞ’la ilgili bilgi var. PKK ve YPG ile ilgili tek bir cümle göremedim” demişti.
Türkiye’nin PKK operasyonlarında ele geçirdiği NATO ülkelerine ait silahları ayrıntılı rapor ve belgeleriyle iletmesinden 1 ay geçmeden; PKK önce Beşiktaş’ta, birkaç gün önce de Kayseri’de bombalı saldırı düzenledi.
Onlarca şehidimizin bulunduğu saldırılarının bombaları birbiri ile örtüşüyor. PKK’nın Beşiktaş saldırısında TNT – RDX karışımı ve ancak yüksek rütbeli bir askerin yerleştirebileceği bomba kullanılmış. İngiliz menşeili bu bombaların izi NATO’ya dayanıyor.

Beşiktaş saldırısında kendisini patlatan PKK’lı teröristin kimliği belirlendiğinde, bombacının eğitimini Kobani’de aldığı tespit edildi. Kobani’de canlı bomba olarak eğitilip Türkiye’de terör saldırısı gerçekleştiren PKK’lıları Ankara, Kızılay ve Bursa saldırılarından da hatırlıyoruz. Bu yıl yakalanan PKK’lı canlı bombaların büyük bir kısmının ya Kobani’den Türkiye’ye giriş yaptığı, ya da Kobani’de canlı bomba eğitimi aldığı belirlendi.
Buraya bir es vererek NATO-FETÖ ilişkisini hatırlayarak devam edelim;
FETÖ soruşturması kapsamında hakkında yakalama emri çıkarılan ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TSK’dan ihraç edilen Tümamiral Uğurlu’nun, 26 Temmuz 2016’da NATO toplantısına katıldığı ortaya çıkmıştı.

Geçtiğimiz hafta NATO’nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti, NATO’daki görevlerinden uzaklaştırılan FETÖ’cü subayların 15 Temmuz başarısız darbe girişiminde yer aldığına inanmadığını söylemiş, hatta bu subaylar için kaygılı olduğunu belirtmişti.
NATO karargahlarında bulunan 462 subaydan, 237’sinin FETÖ ile bağı tespit edildi. NATO’da görevli 237 FETÖ subayının 200’ü şu an kayıp…
Şimdi elimizdeki bilgiler ile son cümlelerimizi nakledelim;
PKK’nın siyasal ve hendek başarısızlığına, Türkiye’nin PKK ile mücadelesi sonucunda son bir yılda binlerce ölü PKK’lı militan eklendi. TSK’nın Suriye’ye girişi ile birlikte PYD/PKK’nın Afrin ve Kobani bölgelerini birleştirme hayalleri kabusa dönüştü.

Ülke istihbaratını NATO üyesi ülkelere satan FETÖ subaylarının uzantılarını kurumlarımızdan temizlemeye devam etmemiz ve istihbarat yapımızı acilen yenilememiz,
Bir sonraki PKK’nın canlı bomba saldırısı gerçekleşmeden, bizim bir an önce Afrin ve Kobani’ye müdahale etmemiz,
Şehitlerimizin kanlarında NATO’nun izi olduğunu yüksek sesle dile getirmemiz gerekiyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/elvan-alkaya-pkknin-besiktas-saldirisinda-tnt-rdx-karisimi-ve-ancak-yuksek-rutbeli-bir-askerin-yerlestirebilecegi-bomba-kullanilmis-ingiliz-menseili-bu-bombalarin-izi-natoya-dayaniyor/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Sabahattin Önkibar: CIA Erdoğan’a “Seni Öldürürüm” Dedi.

Bir: Kesin olan bir şey var ki o da failin FETÖ’cü hipnotize edilmiş bir haşhaşinin olmasıdır.

İki: Rus Büyükelçisi’ni vur emrini veren tartışmasız olarak Fetullah Gülen’dir, zira onun emri olmaksızın hiçbir haşhaşi veya şakirt böyle bir çılgınlığa kalkışamaz.

Üç: Fetullah gibi her şeyini kaybetmiş biri bile cezaevindekilerin hatırına çok mecbur kalmasa bu emri vermez.

Dört: Fetullah’ı mecbur eden irade, uşaklığını yaptığı CIA’nın kesin emridir.

Beş: Evet CIA emretti, Fetullah öldürtmüştür.

Altı: CIA, Fetullah’dan katilin özellikle polis olmasını istemiştir.

Yedi: Amacı Tayyip Erdoğan’a mafyatik mesajdır.

Sekiz: CIA, Erdoğan’a seni o Rus elçisi metoduyla öldürürüm demektedir.

Dokuz: Rus Elçisi’ni öldüren polis Tayyip Erdoğan’ın son dönem koruma grubundan.

On: CIA,Tayyip Erdoğan’a polis ve asker içinde bunun gibiler elimde yüzlercesi var ve seni istediğim an yok ederim diyor.

On bir: CIA, Tayyip Erdoğan’a, ölmek istemiyorsan, Suriye ve Halep konusunda Rusya ile anlaşma, Suriye’de YPG’ye itiraz etme, PKK ile mücadeleyi bırak ve yeni bir süreç başlat, FETÖ’cülar ile uzlaş ve affet diyor.

On iki: Hayır bu suikastın Türk-Rus ilişkilerini sabote amacı olamaz zira ne Rusya’yı ne de Türkiye’yi yönetenler o kadar salak değil ki bunu CIA da biliyor.

On üç: Suikastte güvensizlik iklimini yaratmak bir başka amaçtır ki hedeflenen Türkiye’yi dünyadan tecrit edip ekonomik çöküşü hazırlamaktır.

On dört: Ancak katilin polisten seçilmesi Erdoğan’a mesaj ihtimalini öne çıkarıyor.

On beş: Tayyip Erdoğan namlunun ucundadır ve öldürülüp iç savaş çıkarılmak isteniyor.

On altı: Erdoğan kazara tehdide boyun eğip geri adım atarsa sarı öküzü verir ve sonunu o dakika hazırlar.

On yedi: CIA, eğer bu şekilde tehdide mecbur kaldı ise belli ki zordadır.

On sekiz: Türkiye artık hiç düşünmeden ABD’ye somut karşılıklar vermeli. Mesela Diyarbakır ve hatta İncirlik üslerinin faaliyetlerine en azından geçici olarak sonlandırmalı.

On dokuz: Buna ilaveten yapılan suikastın amacı bizim yazdığımız gibi tane tane bütün dünya’ya gerekçelerle beraber açıklanmalıdır.

Yirmi: Hadise büyük resimde tartışmasız olarak ABD’nin Türkiye’ye açıktan savaş ilanıdır.

Yirmi bir: ABD’ye eğer kaybedecekleri fiili olarak hatırlatılmazsa CIA frene basmayacak ve iç savaş çıkarmak için benzer çabalarını sürdürecektir.

Yirmi iki: “Siyasetten çekildim” deyip her alanda kendini medyanın gözüne sokup ismini diri tutan Abdullah Gül’e çok dikkat edilmelidir zira ABD’nin projesi Tayyip Erdoğan’ı yok edip onu oturtmaktır ki böyle bir şey Allah korusun o dakika Türkiye’nin manda idaresine girmesi demektir.

Yirmi üç: Savaştayız ve savaş kuralları uygulanmalıdır.

Yirmi dört: Türkiye 1923’ten bu güne kadar hiç bu kadar büyük bir tehditle yüz yüze gelmedi.

Yirmi beş: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/sabahattin-onkibar-cia-erdogana-seni-oldururum-dedi/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

23 Aralık 2016 Cuma

İngiliz İstihbaratı MI6 Osmanlı’yı İzlemek İçin Kurulmuş!

İngiliz istihbaratı MI6\’nın Osmanlı Devleti\’nde meydana gelen gelişmeleri yakından takip için kurulduğu ortaya çıktı

Dünyanın ilk istihbarat teşkilatı olarak bilinen İngiliz istihbarat Teşkilat MI6, Rusya ile İngiltere arasında gerçekleşen Reval görüşmelerinden sonra Osmanlı Devleti’ndeki gelişmeleri yakından takip etmek için kurulmuş.

İngiliz tarihçi Keity Jeffery, 800 sayfalık “The History of the Secret Intelligence Service 1909-1949″adlı hacimli eserinde İngiltere’nin Orta doğudaki gelişmeleri takip etmek için kurulduğunu ve Osmanlı’daki gelişmeleri, M16 ajanlarının aktardığı bilgilerle izlediğini söylüyor.

1909 ve 1922 yılları arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Şam, Beyrut, Kudüs, Bingazi, İskenderiye’de aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdüren MI6, İngiliz politikasının Birinci Dünya Savaşında başarılı olmasında önemli bir role sahip. İkinci Dünya Savaşı’nda ise faaliyet alanını Ortadoğu’dan Avrupa’ya kaydıran M16, bu savaşın casuslar savaşı olarak adlandırılmasını sağladığı biliniyor.

Ankara Üniversitesi’nden Bülent Gökay, “Spying in the Ottoman Empire” isimli makalesinde ilk İngiliz ajanların 1878’de Osmanlı Devleti’nde faaliyetlerine başladığını iddia ediyor. Henüz MI6 kurulmadan önce de İngilizlerin ajanlık faaliyetlerine başladığı görülüyor.

Savaş tarihi uzmanlarından John Ferris, İngiltere’nin M16 sayesinde Osmanlı yöneticilerinin çok yakından izlendiğini, attıkları adımların daha önce bilindiğini iddia ederek İngiltere’nin kazananı belli bir satranç oyunu oynadığını söylüyor.

Ferris, The British Army and Signals İntelligence During the First World War” adlı eserinde Arap, Ermeni ve Rum isyanlarının MI6 ajanlarının yardımıyla çıktığını söylüyor. Başta Enver ve Talat Paşa olmak üzere çok sayıda Osmanlı subayı ve devlet adamı ile yakın ilişkide olduğunu söyleyen Ferris, M16’nın bu devlet adamlarını da kullandığını söylüyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/ingiliz-istihbarati-mi6-osmanliyi-izlemek-icin-kurulmus/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

Aydın Doğan’ın Gazetesinin Yazarından Provokasyon!

Hürriyet Daily News yazan Bekdil, camilerde Nazi örgütlenmesi kurulduğunu ileri sürecek kadar küstahlaştı.

Hürriyet Daily News yazan Burak Bekdil, 13 Aralıkta ABD’deki Yahudi lobisinin haberlerine yer veren Galestone Institute’deki köşesinde skandal bir yazıya imza attı.
Danışma kurulunda eski CIA Direktörü R. James Woolsey Jr.ın da olduğu enstitünün yazan da olan Bekdil, “Erdoğan’ın Özel Gençlik Ordusu” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Bekdil yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 aşamalı bir planla gençlerden bir ordu kuracağı gibi saçma bir yalana yer verdi.
Bekdil’in mantık yoksunu iddiasına göre ilk etapta 1,500 camide örgütlendirilecek gençler 2021 yılına kadar 20 bin camide yapılanacak, sonunda 45 bin caminin bu gençleri barındıracak!
Bu deli saçması iddiası için “NAZİ Partisi’nin Hitler Gençlik Örgütü gibi olacaklar” benzetmesi yapan Bekdil aynca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminden sonra paranoya halinde olduğunu ileri sürdü.

IMG_2703

 



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/aydin-doganin-gazetesinin-yazarindan-provokasyon/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

22 Aralık 2016 Perşembe

Ergün Diler: “Savaşmadan İmparatorluklarını Devam Ettiren Tek Ülke İngiltere’dir.”

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi KARLOV’u vuran katilin, bu kadar açık net FETÖ’cü olamayacağını dün anlatmaya çalıştım. Oluyorsa bir nedeni var dedim…
Böyle önemli karakterlerin öldürülmesinin arkasında, alınacak siyasi sonuçların hesabı yatar. O katili bulan, eline silah veren, eğiten ve günü geldiğinde kullanmak için hazırlayan bir AKIL vardır. Ve genelde bu işler, TÜRKİYE içinden büyük destek bulur… Aksi, pek mümkün de değil…
FETÖ’cüler cinayet işler mi? Elbette işler! İşlediler!
Herkes gibi. Ama böylesine önemli bir cinayette devlette sicili bulunan ve ilişkileri çok hızlı bir şekilde açığa çıkartılacak bir FETÖ’cü kullanmanın mantığı yoktur! Tetiği çektirenler, katilin FETÖ’cü olduğuna inanmamızı istemektedirler! Çünkü FETÖ ile ilgili ciddi bağlantılar ortadadır. Ama Türkiye’nin yakın tarihi bunlarla doludur…
Böylesine kritik cinayetleri, arka planını ve sonuçlarını tek bir yazıya sığdırmak pek mümkün değildir…
Dün Putin’in sözcüsü Peskov konuştu. İlk günkü kararlılığın yerini soğukkanlılık almıştı. Peskov şunları söyledi: “Araştırma sonuçlanana kadar, Büyükelçimizi kimin öldürdüğünü söylemek ve herhangi bir sonuca ulaşmak için henüz erken…” Dün yazımda “Rusya büyükelçisi KARLOV’u vuran FETÖ’cü… İlişkileri ortada! Bunu kullanan gücün bu kadar saçmalık içerisinde olmayacağı aşikar!
Böyle bir saldırıda FETÖ’cü kullanmak akıl dışı… Sadece birilerinin işine yaramaz! Bilderberg’i yapan büyük patronlara… Acaba bir güç, Türkiye ile Rusya’yı yan yana getirip sonra kendisi de bu koroya mı katılacak. Acaba TRUMP’ın Amerika’sı bu işe mi soyunacak…” diye not düşmüştüm…
Bu dün yazılması gereken senaryonun bir ayağıydı! Yani Amerika içinde FETÖ’yü besleyenleri bir başka ekip temizlemek mi istiyordu? Bunun için de Türkiye’nin yanına Rusya’yı da mı koyuyorlardı? “Mücadelenin tonu ve şiddeti artsın” diye… Bu akıllıca bir operasyon olurdu! Bilemiyoruz! Ama bir de senaryonun ya da madalyonun diğer tarafı vardı!
Önce bir sözü hatırlayalım…
NATO’nun ilk Genel Sekreteri BARON Ismay’in altın değerindeki sözünü… “Örgütün amacı, Amerikalılar’ı içeride, Ruslar’ı dışarıda, Almanlar’ı da alaşağı edilmiş halde bünyede tutmaktır…” NATO denilince herkesin aklına hemen ABD geliyor. Hollywood gücünü abartınca, ALGI böyle çalışıyor. Ama hiç bilmediğimiz yerlerde JAMES BOND’lar devrede!
Kaçırdığımız bu!
CIA Türkiye’de cinayet işlemedi mi? Elbette işledi! Mesela rahmetli Uğur Mumcu’yu ortadan kaldıran bunlardı! Mumcu muhtemelen MİT mensubuydu ve İngiltere’ye yakın dururdu! Katlettiler! Böyle onlarca örnek verebiliriz. Ama İngilizler’in de örnekleri çoktur! James Bond’lar bizim Ahmetler’dan, Mehmetler’den, Hasanlar’dan Hüseyinler’den öyle yardım alır ki şaşırıp kalırsınız…
Cemaatler, tarikatlar ya da MASON teşkilatları, son tahlilde son sözü söyleyen birini ortaya koyar! Bu bazen ŞEYH bazen de ÜSTAD olur! Ve defalarca yazdığım gibi savaşmadan İMPARATORLUKLARINI DEVAM ETTİREN TEK DEVLET, İNGİLTERE’dir! Hala…
Karlov suikastına gelelim… Biraz daha açarak ilerleyelim…
Ankara’da Rus Büyükelçi Karlov bir Sahte Bayrak operasyonu ile öldürüldü. Bu net ve kesin! İstihbarat dünyasının iyi yetişmiş isimleri çok iyi bilir ki enseye sıkılan kurşun ve bombalı otomobille yapılan suikastlar, İngiliz istihbarat örgütü MI6’nın mührüdür… Karlov cinayetinde FETÖ’cü olduğu söylenen katil arkadan saldırıyor. 9 el ateş ediyor. Büyükelçi orada can veriyor. Olay daha dünya tarafından bilinmiyor! Haberi ilk veren ve saldırganın FETÖ’cü olduğunu söyleyen kim dersiniz?
REUTERS!
Bu işler böyledir! Sahte Bayrak operasyonları ile gerçekler saptırılır.
Hedeflerden biri de budur! MI6, bu cinayetle daha önce yaptığı pek çok operasyon gibi Türkiye’yi AMERİKA’dan uzaklaştırmak istemektedir. Ortadoğu’da Amerika’yı silmenin tek yolu Türkiye’yi koşulsuz yanına almaktır. Tam tersi de doğrudur! Türkiye kimin yanında olursa o kazanır! Eğer Ankara, “Washington” derse, kaybeden Londra olur! Ortadoğu hepimiz iyi biliriz ki İngilizler’in oyun alanıdır!
SYKES PICOT’tan sonra sözü bunlar söyledi buralarda… Şimdi bunu bırakmak niyetinde değiller.
Eğer Ortadoğu’da kontrol bunlarda olursa, ABD çok zor günler yaşayacaktır. İşin kötü tarafı, savaşlarını bizim üzerimizden götüreceklerdi! Bunu da dünyada en iyi MI6 yapardı. Ellerine kimse su dökemezdi.
Amerika FİL ve züccaciye dükkanı benzetmesine otururdu!
Örneklere gelelim…
♦ 1973: ABD’nin Sudan Büyükelçisi Cleo A. Noel, ensesine sıkılan mermi ile öldürüldü.
♦ 1979: ABD’nin Kabil Büyükelçisi Adolp Dubs, 4 Afgan görünümlü MI6 ajanı tarafından kaçırıldı. Dubs, ensesine sıkılan tek kurşun ile öldürüldü.
♦ 1980: ABD’nin Beyrut Büyükelçisi John Gunther Dean’a yönelik silahlı saldırı. 2 mermi ensesine isabet etti.
Daha akılda kalanı vardı!
♦ 2005: Lübnan eski Başbakanı Hariri, Beyrut’ta bombalı araçla öldürüldü. MI6, saldırıdan bir ay önce, Hariri’yi İngiliz düşmanlığı yaptığı için uyarmıştı.
İçeriden örneklere gelmek istemiyorum bugün için! Her istihbarat teşkilatının çalışma biçimi farklıydı.
İngilizler başkasının PARMAK İZİYLE CİNAYET İŞLERDİ!
İşlediler de…
Peki şimdi ne olacak?
Beni en çok ilgilendiren de burası!
İki gündür bakıyorum. Tepkileri ölçmeye çalışıyorum… Ortalık karışacak. İki DEV GÜÇ Türkiye’de kendi gelecekleri için kapışacaklar…
Maalesef etrafımızda acı göreceğiz.
Bu kumpas belli ki CIA’yi sarstı.
Akıl akıldan üstündür. Ortadoğu da böyle bir yerdir. Şimdi CIA tüm gücüyle intikam için gelecek… Gelmek de zorunda. Operasyonun altında kalma şansları hiç yok. İngilizler’e çalışan ya da onların Türkiye’de ve bölgede çıkarlarını sağlayanlar hedef olacak… Kendi siyasi çıkarları için kan dökecekler. Karşılıklı. Bu rüzgar geliyor…
İngilizler Türkiye’yi, görünmeden kendi yanlarına çekerek operasyon yapacaklar. Daha sonra da Erdoğan’da kurtulacaklar. Yani Erdoğan’ın gücüyle Ortadoğu’da kazanacaklar. Bunu sadece İngilizler planlar. Başka kimse, başkasının gücünden güç çıkaramaz…
Oyun bu! Şimdilik…
Yarın ne olur bilinmez. Ama kavga çok büyük…
Birileri Ankara’yı Amerika’dan kopartarak hem onlarla kavga etmemizi hem de yanlarında olmamızı sağlamak derdinde…
Suikastlar sadece suikast değildir…
Üzerinde çok düşünmek gerekiyor.
TÜRKİYE HAKLI olarak kimden çok kazanıyorsa onunla yürür! Ama vekaleten kimseyle savaşmamak durumundayız… Hiç olmadığı kadar uyanık olmak gerekiyor… Unutmayalım ki ORTADOĞU’da güçlü olan iki aktör vardır! Amerika ile İngiltere…
Şimdi akıl ve silah karşı karşıya…
Sağlam adımlarla gidip pastadan büyük pay alalım… Az hasarla yürüyelim. Herkes bize mecbur. Elleri mahkum… AKILLI OLMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEM! İki ateş arasındayız… Çekilelim ortadan!
Hesaplaşsınlar! ZOR DEĞİL!
Biz konuşmayı pek sevmesek de bizim emniyetten bilgi akışı en çok İNGİLİZ İSTİHBARATINADIR!
Bizler ülkemizi hep severiz. Ama nasıl korunacağı konusunda hep hata yaptık… Bilemedik. 100 yıl sonra oyun yeniden kuruluyor. Kim gelirse gelsin bizimle olmak durumunda.
Ama bizde 100 yıl önceki hataları tekrarlamayalım…
Yapacağımız şey basit! İçimizdeki yabancıları temizlemek… Gerisi kolay… Ama bu kolay görünen işlemi 200 yıldır yapamıyoruz! Yaparsak kazanırız. Aksi kullanılırız! Bunu da daha sonra anlarız!
İş işten geçince…
Ama her halükarda kazanırız.
Amaç pastanın büyüğünü almak…
Öyle değil mi!



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/ergun-diler-savasmadan-imparatorluklarini-devam-ettiren-tek-ulke-ingilteredir/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

FETÖ-PKK Bağlantısı İngiliz Gazetecilerin İddianamesinde

Diyarbakır’da geçen yıl gözaltına alınıp tutuklandıktan bir süre sonra tahliye edilen İngiliz uyruklu gazeteciler Hanrahan ve Pendlebury, tercümanları Rasool ve şoförleri hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ ve terör örgütü PKK bağlantısı yer aldı.

Diyarbakır’da geçen yıl gözaltına alınıp tutuklandıktan bir süre sonra tahliye edilen İngiliz uyruklu gazeteciler Jacop Philip John Gingell Hanrahan ve Philip John Pendlebury, tercümanları Mohammed İsmael Rasool ve şoförleri hakkında dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca gazeteciler hakkında açılan dava, 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

İddianamede, Diyarbakır’da 27 Ağustos’ta İl Emniyet Müdürlüğü Muharebe Elektronik Şube Müdürlüğüne, kentte kalan 3 yabancı gazetecinin ağırlıklı olarak “DEAŞ terör örgütü olmak üzere diğer terör örgütlerine taraftar topladığı” yönünde ihbar yapıldığı kaydedilerek, ihbarın yapıldığı gün gazetecilerin Sur ilçesinde PKK/KCK silahlı terör örgütü üyelerinin bulundukları çatışma yaşanan bölgeye gittikleri, gece kaldıkları otele dönerken yakalandıkları bildirildi.

Şüphelilerin kaldıkları otel odalarında yapılan aramalarda ele geçirilen paraların tamamının küçük değerlerde banknot olarak bulunduğu aktarılan iddianamede, bu paraların buluştukları PKK/KCK silahlı terör örgütü üyelerine verildiğinin değerlendirildiği vurgulandı.

Hanrahan’ın ajandasının kapağında “Kürdistan, PKK, YPG, YDG-H” ibarelerinin yer aldığı ve kalem ile PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından sıkça kullanılan “zafer” işaretinin çizildiği belirtilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

“Not defterinde PKK/KCK silahlı terör örgütünün gençlik yapılanması olan YDG-H ve Cizre YDG-H içerisinde faaliyet yürüten kişiler ve bu kişilere ait telefon numaralarının not edildiği tespit edilmiştir. Diğer fotoğraflarda ise şüpheli tarafından PKK/KCK’nın tarihçesinin not alındığı, ölen örgüt mensuplarına ait bilgiler toplandığı, örgüt mensupları ile iletişim sağlamak için telefon numaraları ve bilgilerin toplandığı görülmektedir.”


Sur İlçesinde Teröristler ile Görüntü Çekilmiş

İddianamede, İngiliz uyruklu gazetecilerin kamera ve bilgisayarlarında yapılan incelemede, Sur ilçesinde PKK/KCK silahlı terör örgütü üyelerinin yüzleri kapalı şekilde saldırı yaptıkları anlara ait fotoğrafların bulunduğunun belirlendiği kaydedildi.

Pendlebury’e ait hard disk ve hafıza kartının içerisinde Sur ilçesinde çekilmiş görüntülerin bulunduğu aktarılan iddianamede, şunlara yer verildi:

“Görüntülerin birçoğunda şüpheli Pendlebury’nin PKK/KCK terör örgütü mensupları ile çatışma bölgesinde, üzerinde kurşun geçirmez yelek ve başlık ile fotoğrafı bulunmuştur. Örgüt mensubu olan ve yüzü kapalı haldeki kişiler ile konuşurken çekilmiş videoların bulunduğu görülmüştür.”

Şüphelilerin şoförlüğünü yapan Abdurrahman Direkçi’nin Diyarbakır’ın Sur ve Şırnak’ın Cizre ilçesine şüphelileri getirerek, PKK/KCK terör örgütü üyeleri ile görüşmelerini sağladığı belirtilen iddianamede, şüphelilerden Hanrahan’ın örgüt üyeleri ile yapılan görüşmelerde saldırılardan alınan görüntü ve fotoğrafları sosyal paylaşım sitesinde paylaşarak terör örgütü propagandası yaptığı vurgulandı.

FETÖ-PKK Bağlantısı

İddianamede, Rasool’un, tercümanlık işine karşılık tahsil ettiği ücretleri FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne ait Bank Asya üzerinden alması ve İngilizce yayın yapan Today’s Zaman gazetesi çalışanlarına gönderdiği elektronik postalar tespit edilmesi nedeniyle şüphelinin her iki terör örgütünün amaç ve çıkarları doğrultusunda terör örgütü PKK/KCK’ya yardım ettiğinin belirlendiği belirtildi.

Sadece Teröristlerle Görüşmüşler

Şüphelilerin bölgede yaşayan halk ile ilgili belgesel ya da kısa film çekmek üzere Türkiye’ye geldikleri yönünde ifadelerde bulunduğu bildirilen iddianamede, şöyle denildi:

“Ele geçirilen dokümanlarda bölge halkının günlük yaşantısına dair hiçbir bilgi ya da görüntü olmaması, şüphelilerin sadece terör örgütü mensupları ile görüşmeleri, onlara ait görüntü ve video toplamaları, örgüt mensupları tarafından ‘dost unsur’ olarak görülmeleri, örgütün gerçekleştirdiği yasa dışı faaliyetler ve işlediği suçlar hakkında soruşturma yürüten hiçbir kamu görevlisi ve kamu görevi hakkında hakkında bilgi ve görüntü almamaları, olayın sadece tek yönlü olarak terör örgütü açısından anlatılmaya çalışılması nedeniyle şüphelilerin eylemlerinin gazetecilik olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Şüphelilerin Türkiye’ye gelişlerindeki tek amacın PKK/KCK terör örgütünün ülkemizde yürüttüğü yasa dışı faaliyet ve gerçekleştirdiği eylemleri uluslar arası basında meşru göstermek suretiyle örgüte yardım etmek olduğu tespit edilmiştir.”

İstenilen Ceza

İddianamede, Jacop Philip John Gingell Hanrahan ve Philip John Pendlebury, tercümanları Mohammed İsmael Rasool ve şoförleri Abdurrahman Direkçi hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “terör örgütü propagandası yapmak” ve “terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet” suçlarından 7,5 yıldan 50 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası isteniyor.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/feto-pkk-baglantisi-ingiliz-gazetecilerin-iddianamesinde/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

21 Aralık 2016 Çarşamba

PKK’lı Teröristler Bakın Nereye Yerleşti!

Doğu Halep’teki bölgelere PKK/YPG militanlarının yerleştiğini gösteren fotoğraflar ortaya çıktı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Dernek Başkanı Güngör Yavuzaslan, “Suriye’de Halep’ten sivillerin tahliyesi için varılan anlaşma kapsamında siviller tahliye edilirken, Şeyh Maksud, Eşrefiye, Ay Tal ve Bostan mahalleleri PKK/YPJ militanlarının kontrolüne geçti. Rejim ve kent içinde bulunan Şii milisler terör örgütü PKK’nın Halep’in içinde konuşlanmasına izin veriyor” dedi.

 

IMG_2691

 

PYD Çağrı Yapmıştı

PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD Başkanı Rezzan Hido, Baas çetesine çağrı yaparak, Halep’ten sonra El-Bab’ın da işgal edilmesini istemişti.

Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD yöneticisi, Rus hava kuvvetleri ve İran kontrolündeki milis grupların desteğiyle Halep’te katliam yapan Esed güçlerinin, El-Bab’ı da işgal ederek gücünü pekiştirebileceğini söyledi.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/pkkli-teroristler-bakin-nereye-yerlesti/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com

20 Aralık 2016 Salı

İngiliz Derin Devleti Mevcut Yöneticilerinden Rockefeller’den Yüzyılın İtirafları… Tamamını Okumanız Tavsiye Edilir…

ABD’li Yahudi bankacı Rockefeller’den yüzyılın itirafı…
ABD’li Yahudi bankacı işadamı David Rockefeller, son yüzyılın en büyük itiraflarını yaptı. Rockefeller’e atfedilen bu itiraflar, aslında hepimizin bildiği tarihi gerçekler…
İşte David Rockefeller’in söyledikleri:

“Türkiye’ye Adnan Menderes Zamanında“MARSHALL YARDIMI” İle El Attık”

Mesela Türkiye’yi ele alalım. Türkler de yıllar boyu komünizme karşı savaşmıştır. 1950’lerde ülke yönetimine bizim desteğimizle Adnan Menderes gelmişti. Aslında Menderes bizimle başta gayet güzel bir diyalog kurmuştu. Bizden seçimde aldığı destek karşılığında, Marshall yardımı adı altında devamlı borç alıyor ve ülkesinde yatırımlar yaparak sanayi yapısını geliştiriyordu. Fakat o kadar plansız ve programsız harcama yapıyordu ki; ödeme günleri geldiğinde bizden, borç ödemek için tekrar tekrar borç istemeye başladı. Biz de kendisinden ülkesini yabancı sermayeye açmasını ve bizim şirketlerimize özel imtiyazlar tanımasını, diğer bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu’na dayatılan kapitülasyonlar benzeri şeyler talep ettik. Menderes bize bunu hiçbir zaman kabul etmeyeceğini söyledi ve bizden uzaklaşamaya başladı. Ülke insanı ilk defa asfalt yollarla tanışıyor, fabrikalar arka arkaya dikiliyordu. Ülkenin çoğunluğu Müslüman olduğu için ülkenin her yerine camiler yaptırıyordu. Menderes bu şartlarda iktidardaki yerini uzunca bir süre için sağlamlaştırdığını zannediyordu. Bir darbe ile bu işe bir son verildi ve sonunun öyle bitmesini istemediğimiz halde, çalışma arkadaşlarıyla beraber idam edildi. Sadece CELAL BAYAR kurtuldu, çünkü bir MASONDU ve yakın arkadaşı Papa Roncalli ya da diğer adıyla 23. John, Vatikan’ın baskısıyla onu idamdan kurtardı.

“1980 Darbesi Bizim İstediklerimiz Doğrultusunda Yapıldı”

Aynı ülkede gerçekleşen 1980 darbesi de bizim isteklerimiz doğrultusunda yapıldı. O zamanlar ülkede bir solcular, bir sağcılar iktidara geliyor ve bizim isteklerimiz doğrultusunda ülke ekonomisini yönlendiriyorlardı. Fakat Amerika ve Avrupa’da gelişmiş ülkelerin piyasaları doyuma ulaşmışlar ve biz yeteri kadar mal satamaz olmuştuk. Bunun üzerine diğer az gelişmiş ülkelere uyguladığımız planı onları da uygulamak istedik ve serbest piyasa ekonomisine geçmelerini ve ithalatın serbest bırakılmasını talep ettik. Bu istediğimizi kabul etmiş görünüyorlar, fakat işi uzatıyorlardı.

Binlerce Türk Genci Uydurma İdeolojiler Uğrunda Can Verdi

En sonunda bu ikilem yine bildiğimiz yollarla, Ordo Ab Chaos ile çözüldü. Yani önce kaos, sonra düzen. Provokatörlerimiz aracılığıyla sağ ve sol ideoloji kavgaları başlatıldı. Aslında başında onay vermiş gibi göründüğümüz Kıbrıs Savaşı’ndan sonra ülkeye uygulanan ambargo sayesinde halk canından bezmiş, ülkede yağ ve tuz bile bulunamaz olmuştu. Karaborsacılar zenginleşirken halk iyice sefalete düşmüştü. Ülkeye gönderilen provokatörlerimiz için bu halkı kışkırtmak hiç zor olmadı. Ülke halkı sağcı ve solcu olarak iyiye bölündü ve çatışmaya başladılar. Olaylar öyle bir dereceye geldi ki, hergün elli-altmış kişi sokak çatışmalarında ölmeye başlamıştı. Bütün ülke terör korkusu altında eziliyordu. İnsanlar akşamları sokağa çıkamaz olmuştu. Her an bir serseri kurşuna hedef olmak vardı. Binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can vermişti. Hükümetler birbiri arkasına iktidara geliyor fakat olayları önleyemiyorlardı. Sonra darbe geldi ve bütün olaylar bıçak gibi kesiliverdi. Zavallı ülke halkı bu sözde başarıyı darbenin bir neticesi olarak gördüler. Çünkü nihayet terörizm sona ermiş, ülkeye huzur gelmişti. Aslında provokatörlerin görevi bitmiş, sahneden çekilmişlerdi. Burada oynanan oyun, halkı umutsuz ve çaresiz bir duruma düşürmek ve onlara bir “kurtarıcı” sunmaktır; ondan sonra bu kurtarıcı ne yaparsan yapsın hemen kabullenecektir.

Özal, İsteklerimiz Doğrultusunda Kapıları Sonuna Kadar Açtı

Askeri hükümet bir süre devlet yöneticiliği yaptı ve bizim belirlediğimiz bir kişiye yönetimi devretti. Bu Turgut Özal’dı. Özal, tam da bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkenin kapılarını bize sonuna kadar açtı. Bizim şirketlerimiz bu bakir piyasaya kurtlar gibi saldırdılar. İlk önceleri fiyatları çok düşük tutarak yerli sanayinin rekabet gücünü düşürdüler. Ülke artık Amerikan ve Avrupa yapımı mallarla dolmuştu. Sanayi şirketlerimiz stoklarını eritirken finans şirketlerimiz de ülkeyi artan ithalatı karşılayabilmeleri için yüksek faizlerle borç yatağına sürüklüyorlardı. Böylece, gelişmekte olan ülkeler olarak adlandırdığımız bu ülkelerin hemen hemen hepsinde uygulanan ve 80’li yıllarda başlatılan bu proje ile, bütün ülkeler, hem bizlerden aldıkları mallarla sanayi şirketlerimizi zenginleştirmeye devam ediyorlar, hem de bu malların karşılığı olan ödemelerini yapabilmek için bizim finans şirketlerimizden aldıkları yüksek faizli kredilerle, her sene artan bir borç batağına sürükleniyorlar.

Türkiye’de Para İtibar Gördü; ARKADAŞ, Dost, Aile Gibi Kavramlar Unutuldu

Bu arada, Özal bütün bunların yapılabilmesi için gereken kanunları yavaş yavaş çıkarmıştı. Bu ülke vahşi kapitalist sistemle o kadar çabuk uyum sağladı ki, bizim bile düşünemediğimiz hayali ihracat gibi vurgun yöntemleri keşfettiler. İnsanlar artık en kısa ve en kolay yönden servet yapmanın peşine düştüler. Rüşvet, devlet bankalarının çeşitli entrikalarla soyulmaları, banker skandalları birkaç örnek. Arkadaş, dost, aile gibi kavramlar unutuldu ve sadece parası olanlar itibar görmeye başladı. Bu arada, yerli sanayi can çekişiyor, küçük işletmelerden başlayarak yavaş yavaş büyük işletmelere doğru bir iflas dalgası yayılıyordu. Devlet işletmeleri ise bizim istediğimiz yöneticilerin atanmaları sağlanarak zarar ettiriliyordu. Sonunda bu işletmeler ya kapatılıyor ya da özelleştirme hikayesiyle, ucuz fiyatlarla şirketlerimiz tarafından ele geçiriliyordu.

“Kürt Devleti Projesini” Hayata Geçirmek İçin Önce Örgüt Yarattık

Beyni yıkandığı için temiz hayallerle işe başlayan Özal, sonunda bu sistemin gerçeklerini görerek kendisini de kapitalizmin çarklarına kaptırdı. Ailesini ve yakın çevresini zengin etmeye başladı. Öyle bir duruma geldiler ki Özal’ın çevresinde prens ve prensesler ortaya çıkmaya başlamış, biz ülke monarşizme dönüyor diyerek kaygılanmaya başlamıştık. Aslında tam bir komedi oynanıyormuş. Her neyse, ülke insanının tepkisini ölçmek için kendisinden Kürt devleti fikirlerinden bahsetmesini istedik. Fakat bu düşünceler kendisine pahalıya maloldu. Biz de Kürt devleti projemizi hayata geçirmek için PKK denilen bir örgüt yaratıldı. Bu örgütle uğraşmak ülke ekonomisine çok büyük zarar verdi ve şu anda koskoca Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan bir avuç toprakta varlığını sürdüren Türkiye, bizim hiçbir istediğimiz geri çevirecek durumda değil. Sanırım yakın gelecekte topraklarından biraz daha, bir süre sonra da bizim için hala geçerli olan Sevr Antlaşması uyarınca hemen hemen tamamından fedakarlık etmek zorunda kalacak.

Türkiye Bizim İçin Çok Önemli…Su Kaynaklarının Önemli Bir Kısmı Burada…

Türkiye hakkında biraz daha durmak istiyorum; çünkü dünyadaki en stratejik konumdaki ülkedir ve bizim için çok önemlidir. Nedenlerine gelince:
Bir kere Büyük İsrail Devleti topraklarının su kaynaklarının önemli bir kısmı şu anda Türkiye’ye aittir.
İkincisi, Müslüman ve demokratik bir ülke olarak bu konuda öncü bir ülkedir. İslamiyeti yıkmak istiyorsak önce Türkiye’den başlamalıyız.
Üçüncüsü, Avrupa ve Asya arasında bir köprü durumdadır.

Maden, petrol, doğalgaz gibi zengin yer altı kaynaklarına sahip Ortadoğu ve Kafkasya’ya hakim olmak istiyorsak bu ülke elimizin içinde olmalıdır. Ortadoğu hemen hemen elimizde sayılır. Kafkasya ve Orta Asya’daki diğer Türk devletleri de yakında darbelerle kargaşaya boğulacaklar ve avucumuzun içine düşecekler. Bu Türkler aslında birleşip bir araya gelseler karşılarında hiçbir güç duramaz. Bu yüzden böyle bir olasılığa karşı, ajanlarımız her an tetikte bekliyorlar. Türk devletlerinde kilit mevkilerdeki adamlarımız, aralarında en ufak bir yakınlaşma sezdiklerinde hemen istikrarı bozacak olaylar ve darbelerle bunu önlüyorlar.

En Önemlisi, Türkler Medeniyetin Beşiğidir ve Kökenleri Sümerlere Kadar Dayanır

Dördüncüsü, ülke bor madenleri bakımından dünyanın en zengin ülkesidir ve bu maden dünyada yakın bir gelecekte, petrolden bile daha önemli bir hale gelecek.
Beşincisi ve belki de en önemli olanı Türkler medeniyetin beşiğidir. Türkler, Milattan Önce 4.000’lerde Orta Asya’da yaşayan büyük bir felaketten sonra yaşadıkları yerleri terk edip, Mezopotamya’ya ve Rusya üzerinden Avrupa’ya gelen Aryanlar, yani dünyadaki en medeni olarak kabul ettiğimiz Ari Irk’tandırlar ve Avrupa’daki Finliler, Macarlar gibi bazı uluslar Türk kökenlidir. Ayrıca Anadolu’da büyük uygarlıklar kuran Hititler ve Asurlular’ın da Türk kökenli olma ihtimali yüksektir.
Milattan Önce 3.500 yıllarında Mezopotamya’da yaşamış olan Sümerler ilk yazıyı bulan, toplumda adaleti sağlamak için ilk yasaları çıkaran ve mahkemeleri kuran, ilk para kullanan ve vergi toplaya, ilk okul açan ve tekerleği bulan ulustur: yani dünya medeniyetinin başlangıç noktasıdır ve soyları tarihçilerimizin araştırmalarına göre Türk kökenli insanlardır. Çünkü Sümerler o bölgenin yerli halkı değildirler; yani göçebedirler ve tarihçilerimizin araştırmalarına göre “kız” manasına gelen “kır” kelimesi, “öküz” manasına gelen “ökür” kelimesi gibi bugüne kadar çözülebilen 1000 civarında Sümerce kelime ve “Ayağını yere sıkı bas, Tatlı söz yılanı deliğinden çıkarır, Sel gibi silip süpürmek, Yağ gibi erimek” gibi yüzlerce atasözü bugün Türkçe’de kullanılmaktadır. Sümerlerin Ay Tanrısı’nın simgesi olan “Yarımay”, bugün Türk bayrağında kullanılmaktadır. Roma ve Yunan medeniyetleri Sümerlerden oldukça fazla faydalanmışlardır; mesela yapılarındaki süslemeleri ve Tanrıları Sümer tapınaklarından gelir.
Fakat biz bunu örtbas etmek için, Milattan Önce 2.000 yıllarında, yani Sümerlerden 1.500 yıl sonra başlamış olmasına ve Yunan medeniyetini, dünyadaki ilk medeniyet olarak dünyaya tanıttık. Daha da ilginç olanı, Yunanlılardan önce Mısır Medeniyeti başlamıştır; ama onlar da ancak Sümerlerden 1000 sene sonra piramitlerini yapabilecek uygarlık düzeyine gelebilmişlerdir. Mayalar ve İknalar; Sümerlerden 2000 sene sonra ziguratlarını aynı biçimde yapmışlardır.

Medeniyetin Beşiği Olarak Türkleri  Kabul Edemezdik, Bu Mirasa El Koymalıydık

Medeniyetin beşiği olarak Türkleri kabul edemezdik; tam aksine binbir entrika ile bu kültür miraslarına el koyarak biz onları bütün dünyaya barbar, hak hukuk tanımayan bir toplum olarak tanıttık ve bunda da oldukça başarılı olduk. Sümer Kralları Urukagina ve Urnammu, çok tanrılı bir toplum kurarak, insanlar arasında adaleti sağlamak ve haksızlıkları önlemek için yasalar çıkararak, çağımız toplumlarına öncü olurlarken, bugün tek tanrılı bir toplum olan Türkiye’de bizim çalışmalarımız sonucu, fuhuş, rüşvet, hırsızlık, haksız kazanç ve gelir dağılımı aşırı düzeylerdir.
Aslında insanlar tarih kitaplarını açıp okusalar, bütün gerçeği görecekler ama insanoğlu için duyduğuna inanmak yeterlidir, okumak çok zor gelir.
Ben de o ana kadar en medeni ulus olarak İngilizleri görüyordum. Duydukları hiç hoşuma gitmeyince konuyu değiştirmek istedim.

Osmanlı’yı Yıkmak Zor Olmadı

“Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:
Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürem Sultan gibi bu kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde yönetmeye başladılar. Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I. Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i yani sentezi oluşturdu.

Hitler, Bizim Tarafımızdan Getirildi, Çünkü Buradaki Yahudiler İsrail Devletini Kurmaya Yardımcı Olmadılar

İkinci Dünya Savaşı’nın asıl sebebi şu an olduğu gibi dünyada başlayan ekonomik krizlerdi; diğer bir önemli neden ise Diaspora’nın yani kutsal topraklar dışında yaşayan Yahudilerin, yeni İsrail devletini kurmaya yardımcı olmamaları ve bu ülkeye dönmeyi kabul etmemeleriydi. Hitler’in bulunduğu mevkiye gelmesi ve Alman ulusunu büyülemesi, yine bizim tarafımızdan aldığı mali yardımlar sayesinde olmuştur. Harriman, Guaranty tröstü gibi Amerikan finans devleri, Alman çelik kralı Thyssen’ın mali yardımları ve Thule Örgütü’nün desteğiyle Hitler, dünya savaşı başlatacak güce erişiyordu. Bu iş için Hitler seçilmişti; çünkü Yahudilerden nefret ediyordu. Sebebi ise, babaannesi o zamanlar zengin bir Yahudinin yanında hizmetçi olarak çalışıyordu ve babaannesi bu Yahudi patronu tarafından hamile bırakılmış, durumdan haberdar olan evin hanımı tarafından evden kovulmuştu. Babaanne kucağında bir bebek ile, yani Hitler’in babasıyla, başka bir iş bulamayınca koyu Katolik olan baba evine geri dönmüştü. Hitler zamanla bu gerçeği öğrenmiş, Yahudilere kin duymaya başlamıştı. İsrail topraklarına dönmemekte ısrar eden Yahudileri korkutmak amacıyla birkaç katliama izin verildi ve söylenenden çok daha az kişinin öldüğü bu katliamlar kullanılarak sözde milyonların yok edildiği Yahudi katliamı senaryoları üretildi. Şimdi aynı katliam senaryosu Ermeni Soykırımı adı altında Türklere uygulanmaktadır. Bu saçma soykırım masalı Türklere yüklenecek ve böylece Türkiye yüz milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalacak. Bu da Türk ekonomisi için büyük bir darbe olacaktır.

Atom Bombası, Yahudilerin Yaşadığı Almanya’ya Atılamazdı, Bu Nedenle Japonya Kışkırtıldı

Almanlar’dan nefret eden o zaman ki Siyonist başkanımız Einstein’ın Amerikan Başkanı Roosevelt’e bir öneri mektubu göndermesiyle atom bombası çalışmaları Manhattan Projesi altında başlatılmış ve kısa sürede sonuç alınmıştı. Ama bir sorun vardı, bu bomba çok güçlüydü ve deneme yapılabilmesi için Amerika’nın halkın desteğiyle savaşa girmesi gerekiyordu. Ayrıca Alman şehirlerinde çok sayıda Yahudi yaşıyordu; bu ülkeye atom bombası atılamazdı. Japonlar kışkırtıldı ve daha önceden haber alınmasına rağmen, halkın duygularıyla oynanarak desteğinin kazanabilmesi için yüzlerce Amerikan askerinin ölmesiyle sonuçlanan Pearl Harbor baskınına göz yumulmuş ve bu sorun da aşılmış oluyordu.

İsrail Devleti, Rotschild Ailesi’nin Cömert Mali Desteği İle Kuruldu

Ve böylece Büyük İsrail İmparatorluğu’nun temelini oluşturan İsrail Devleti 1948 yılında Rotschild Ailesi’nin cömert mali desteğiyle kuruldu. Ordo Ab Chaos yine işe yaramıştı. Bu arada savaşta iflas eden ülkelerin ekonomilerinin düzeltilmeleri için Harriman, Rockefeller, Vanderblit ve Rothschild finans kurumlarından aldıkları borç paralar devreye giriyordu.

Sovyetler Birliği’ne Yeteri Kadar Ülke Tahsis Edilmiş, Mali Destek Verilmişti

Sovyetler Birliği, Hegel Diyalektiği gereği bir karşıt güç yaratılması gerektiği için, Amerikan International Barnsdall Corporation şirketinin verdiği ekipman ve yine Amerikan W.A Harriman Company ve Guaranty Tröstü tarafından verilen mali desteklerle petrol kuyuları ve maden yatakları açarak, ekonomisini geliştirdi. Bu arada dünya ülkeleri komünizm ve kapitalizm arasında seçimlerini yapmaya başlamışlar; Sovyetler Birliği’ne kapitalizmi savunan bizlere karşı eşit bir güç oluşturması ve bu oyunun sürdürülebilmesi için yeteri kadar ülke tahsis edilmişti.

Çin,Henüz Kontrol Edemediğimiz Bir Ülke ama ABD Ekonomisine Katkısı Büyük

Çin ise Amerikan Bechtel Corporation’ın verdiği teknoloji ve beyin gücüyle süper bir güç haline geldi. Bu ülke henüz kontrol edemediğimiz, dünyadaki tek ülke. Fakat Amerikan ekonomisine büyük katkıda bulunuyorlar; çünkü iş gücü çok ucuz, ayda 30 dolara çalışacak işçi bulmak bizim ülkelerimizde patronların en tatlı rüyası olurdu.

Vietnam, Kore, Kamboçya, Tayland, Endonezya, Afganistan, İran-Irak, Yugoslavya Savaş Endüstrisi’nin  Deneme ve Gelişmesine Yaradı

Size dünyadan kısa örnekler vererek konuşmamıza devam edeceğim;

Vietnam savaşında, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği silah endüstrileri, yeni imal ettiği silahları deneme fırsatı bulmuştu ve silah sanayisini canlandırmak için devlet, eskileri kullanarak elden çıkarmıştı. ‘Agent Orange’ adlı kimyasal silah ile bu zehirin bitkiler üzerinde ölümcül etkileri görülmüş oldu. Bir ülke ekonomisi batağa sürüklendi.
Kore savaşı ile bu ülke iyiye bölündü ve kalkınma hayalleri suya düştü. Böylece ülke ekonomisi tahrip edildi. Ayrıca bu ülkede mikrop bombaları ve dioksin gibi çeşitli zehirler ile biyolojik savaş denemeleri yapıldı.
Kamboçya’da Amerika ile ticaret yapmayı reddeden lider Sihanuk 1970 yılında bir darbe ile devrildi ve yerlerine ülkeyi kaosa sürükleyen Pol Pot ve Kızıl Kmerler geçirildi.
Tayland’da yine ülke yönetimi devrilerek yerine diktatörlük rejimi kuruldu. Ülke ekonomisi yıllarca bize çalıştı.
Endonezya devlet başkanı Suharto 1957-58 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nin verdiği silahlarla Doğu Timor’u işgal etti ve yıllarca sürecek bir kaos yarattı, binlerce insan öldü.
Afganistan savaşı Ruslara silah sanayisini geliştirmek için büyük fırsatlar sunmuştur. Biz de yeni üretilen silahların etkilerini deneyebilmek için büyük bir fırsat yakalamıştık. Ayrıca ülke çok zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Afganistan yönetimi şu anda tamamen bizim kontrolümüz altındadır.
İran-Irak savaşı Saddam’a büyük vaatler yapılarak başlatıldı. İlk iş olarak birbirlerinin petrol kuyularını ve tesislerini bombaladılar. Tabii sonunda petrol zengini bu iki bizlerden daha fazla silah satın alıp savaşı kazanabilmek için ülke ekonomilerini iflas ettirecek düzeye getirdiler. Sonuçta bütün şehirleri ve petrol tesisleri yine bizler tarafından yeniden kurulacaktı. Bu de yine bizlerden daha fazla borç almakla mümkün oluyordu.
Saddam dolduruşa getirilerek başlatılan 1990 yılındaki Körfez savaşı, ile ırak ekonomisi bir kez daha çökertildi; Kuveyt’i tekrar inşa etmek için milyarlarca dolarlık iş bağlantıları yapıldı; Amerikan askerleri bölgeye ilelebet yerleşti. Bu savaşta test amacıyla tüketilmiş uranyum bombaları kullanıldı. Bu bombalar, etkisi yıllarca sürecek radyoaktif maddeler yayarak bölgedeki yüz binlerce insanın, tabii bu arada bizim askerlerimizin de ölmesine yol açtı, hala da insanları öldürmeye devam ediyorlar.
1990 Yugoslav savaşında salkım bombaları kullanıldı. Bu teknoloji harikası bombalar yere yaklaştıklarında yüzlerce küçük bombalara ayrışıyorlar ve yere düştüklerinde hala patlamamış olanlar her zaman aktif birer bomba olarak kurbanlarını bekliyorlar.
Rotthschild konuşmasına “Bu ülkelerin şimdi tamamen bizim kontrolümüz altında olduğunu sanırım söylememe gerek yok” diyerek ara verdi. Onun kaldığı yerden Rockefeller devam etti.

Zaire, Çad, Yemen, Guatemala, Şili, Brezilya, Dominik, Somali, Panama, El Salvador, Bolivya, Ekvator, Peru, Uruguay, Angola’daki Savaşlar ve Darbeler Bizim Planlarımızdı

Zaire devletinin başına CIA destekli bir darbe ile 1965 yılında geçen Mobutu, George Bush’un deyimiyle Afrika’daki en iyi adamımız oldu.
Çad Hükümeti 1982 yılında bir darbe ile devrildi ve yerine diktatör Hissen Harbe geçirildi. Bu geçiş sırasında on binlerce insan öldü.
Yemen 1990 yılına kadar iki ayrı devlet halinde uzun yıllar birbirleriyle savaştılar. Bizim şirketlerimiz zenginleşmeye devam ettiler.
Guatemala’da hükümet, komünist rejim tehlikesi bahane edilerek CIA yardımıyla 1953 yılında devrildi ve bugüne kadar bizim tayin ettiğimiz askeri hükümetlerle ülke sonsuz bir kargaşa içinde yönetilmektedir.
Şili’de General Pinochet, 1973 yılında iktidarı ele geçirerek, yıllarca bizim isteklerimiz doğrultusunda ülkeyi yönetti. Amerika Birleşik Devletleri’ne aktardığı milyarlarca dolarla ülke ekonomisi bataklığa sürüklendi. Ülke insanları sefalet içinde yüzerken, bizler daha zengin olduk.
Brezilya’da komünizmden kurtarılan bir diğer ülkeydi. Ülke yönetimi 1964 yılında bir darbe ile devrildi, ülke Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Amerika’daki en güvenilir müttefiklerinden biri oldu.
Dominik Cumhuriyeti, aynı şekilde 1963 yılında bir darbe ile bizim istediğimiz yöneticilere kavuştu. Ülkenin serveti bizlere aktı.
1990’lı yıllarda Kolombiya’da uyuşturucu ile mücadele etmek maskesi altında ülke yönetimi ele geçirildi. CIA bu ülkeden gelen uyuşturucu parasıyla dünyanın çeşitli ülkelerindeki operasyonlarını finanse ediyor.
Fiji, Grenada, Panama, Somali, El Salvador işgal edildi. Sarin, hardal gazı gibi sinir gazları halk üzerinde denendi. Yüz binlerce insan öldü ve hala ölmeye devam ediyor.
Bolivya, Gana, Ekvator, Haiti, Filipinler, Peru, Uruguay, Angola, Seyşel adaları gibi üçüncü dünya ülkelerinde yapılan darbeler ve karışıklıklar hep bizim planlarımızın bir parçasıydı.

Bütün Ülke Yönetimlerini Kontrol Altında Tutuyoruz, Aksi Halde Terör Olaylarını Devreye Sokuyoruz

Avrupa ülkelerinde kurulan İtalya Gladio’su benzeri istihbarat örgütleri sayesinde, bütün ülke yönetimlerini kontrol altında tutmaktayız.
İstanbul’daki sinagoglara yapılan saldırılar ve Madrid’deki tren bombalama olayları, bu ülkelere bizim isteklerimizi görmezden geldiklerini hatırlatmak için yaptırıldı.
New York İkiz Kuleler, Pentagon saldırıları, Kenya ve Suudi Arabistan’daki bombalama olayları ise tamamen bizim planlarımız doğrultusunda icra edildiler.
Ben “dünyada el atmadıkları başka ülke kaldı mı acaba” diye düşünüyordum. Rockefeller böyle beni şaşkınlığa uğratmanın zevkiyle içkisini bir yudumda bitirerek sözlerini tamamladı;

Dünyada Hiçbir Yerde Mafya ve Kaçakçılık  Olayları Bizim İznimiz Olmadan Yapılamaz

“Bu arada, bütün organizasyonların çok yüksek olan maliyetleri konusu var. Onların kaynağı ise vergiden muaf olan vakıflarımızın topladığı bağışlardan ve mafya ile olan bağlantılarımız sayesinde finanse diliyor. Dünyanın hiçbir ülkesine mafya veya kaçakçılık faaliyetleri, o devletin haberi ve izni olmadan yapılamaz. Yapılması için, üst kademelerde işbirlikçilerin olması gerekir. Bu işbirlikçiler gözünü para hırsı bürümüş insanlar seçilir ve bir kere bu işlere bulaşıldı mı, bir daha çıkış yoktur. Dünyanın her yerinde tamamen bizim kontrolümüz altında çalışan mafya, özellikle uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ile ilgilenir, çünkü en tatlı para bu alanlardadır. Bu paradan biz en büyük payı alırız ve bu parayla birlikte masum görünüşlü vakıflarımızın desteğiyle bütün bu faaliyetlerimiz finanse edilir ve buna işbirlikçilere dağıtılan para ve rüşvetler dahildir.

Neden Kuzey Amerika ve Batı Avrupa Varlıklı Bir Yaşam Sürer Dünyadaki 5 Milyar İnsan, Bizim 1 Milyar İnsanımız İçin Çalışır

Bu örnekler inanın bana sadece buzdağının dışarıdan görünen başı. Gördüğünüz gibi dünyanın her noktası kontrolümüz altında. Hegel Diyalektiği’nin amacımız doğrultusunda ne kadar çok işe yaradığını görüyorsunuz. Hiç düşündünüz mü, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri vatandaşlarına rahat ve varlıklı yaşam olanakları sunarken, dünyanın diğer ülkelerinde neden sefalet ve bitmeyen bir kargaşa var? Çünkü bizim ırkımız seçilmiş ırktır, diğerleri sadece köledirler. Eğer yaşamak istiyorlarsa ömür boyu bize bu şekilde hizmet etmek zorundadırlar. Dünyadaki 5 milyar insanı bizim toplumlarımızdaki 1 milyar insan için çalışıyorlar. Bütün zenginlikleri bizim şirketlerimize ve dolayısıyla bizim ülkelerimize atkılıyor. Biz gelişmiş ülkeler, her geçen gün daha da zenginleşirken, üçüncü dünya ülkeleri, ekonomileri çökertilmiş, halkı uydurma savaşlar ve olaylarla sefalete sürüklenmiş çaresiz bir halde; refah içinde yaşayan işbirlikçi yöneticileri ve zengin tabakları bizim emirlerimizi bekliyorlar.
Bizimle işbirliği yapanlar, çok yakında yeni dünya hükümetinde kendi bölgelerini bizim idaremiz altında yönetecekler. Üçüncü sınıf ülkelerin halkları eğitim düzeylerine göre işçi olarak çalışacaklar, bizim gibi gelişmiş halklar da bunların üstünde bir hiyerarşi içinde yönetici olarak görev yapacaklar. Bu sınıfa giren ülke insanları için cumartesi günleri dışında bütün bayram ve tatil günleri kaldırılacak ve ancak karınlarını doyurabilecekleri bir maaş karşılığında, bütün yıl boyunca haftanın altı günü çalışacaklar. Bizim insanlarımız günün çok az bir kısmını çalışmaya ayıracak ve günün geri kalan kısmını zevk ve eğlenceyle geçirecekler.
İlk önce bütün bu anlatılanları çok büyük hayaller olarak görmüştüm; ama diğer ülkelerin durumu aklıma gelince gerçekleşme olasılıklarının olduğunu hesapladım. Gerçekten de çok az televizyon seyretmeme rağmen savaş ve ayaklanma haberleri gözüme çarpıyor, açlıktan ve sefaletten sürünen insanları seyrettiğimi hatırlıyorum. Ama ben medya adamıydım ve bütün bunların sebeplerini araştıracak zamanım yoktu.



from WordPress http://pkkningercekyuzu.com/ingiliz-derin-devleti-mevcut-yoneticilerinden-rockefellerden-yuzyilin-itiraflari-tamamini-okumaniz-tavsiye-edilir/
PKKninGercekYuzu.com

PKKninGercekYuzu.com